İş hayatının yeni modeli: Evden çalışma
Esnek çalışma yada evden çalışma modeli artık gelişmiş ülkelerin iş modeline çoktan girdi. Acaba esnek çalışma yada evden çalışma modeli hayatımıza ne yararlar sağlıyor? İş hayatının yeni modeli Evden çalışma iş verimliliği konusunda nasıl etkili? O zaman uzmanların görüşleri ile sorumuzun cevabına bakalım.
İş hayatının yeni modeli: Evden çalışma
Esnek çalışma ile sınırsız ücretsiz izin olanağı, haftada dört gün çalışma gibi seçenekleri var. İşverenler tarafından çalışanlara tanınan bu tür esneklikler giderek artıyor.
2016 yılında, ABD’de çalışanların yüzde 43’ü en azından bir süreliğine uzaktan çalışma yani ofisin uzağında çalıştıklarını belirtiyorlardı.
İnsanlar kendilerine bu tür özgürlüklerin tanınmasından hoşlansalar da, böyle bir uygulamanın iş yaşamına bir katkısı oluyor mu?
Haftada dört gün çalışma uygulamasına öncülük eden Yeni Zelandalı girişimci Andrew Barnes bu tür esnekliklerin iş yaşamına ciddi bir katkısı olabileceğine inanıyor.
2017 yılının sonlarında Barnes, çalışanların günde yalnızca birkaç saat üretken olabileceklerinin savunulduğu bir yazıyı okumasının ardından kurucusu olduğu şirketinde haftalık iş günü sayısının beşten dörde indirildiği yeni bir uygulamayı denemeye karar verdi.
Böyle bir uygulamaya geçmesinin temelinde, çalışanların bu sayede yapmaları gereken işi daha kısa sürede tamamlamaya odaklanacakları ve karşılığında fazladan bir gün ücretli izin yapabilecekleri görüşü yatıyordu.
Çalışanlar gerçekten de daha kısa süre içinde aynı miktarda işi tamamladılar. Bu süreçte şirketin elemanlarını araştıran Auckland Üniversitesi ekonomi uzmanlarından Helen Delaney, çalışanların bu fazladan bir günlük iznin ardından kendilerini “dinlenmiş ve yenilenmiş” hissettiklerine ve deneme süresi boyunca çok daha verimli bir biçimde çalıştıklarına dikkat çekiyor.
Delaney bu uygulamanın hükümet ve sendikalar tarafından büyük bir ilgi gördüğünü dile getirerek, “Uygulama insanlarda merak, ilgi ve öğrenme arzusu uyandırıyor” diyor.
Uzaktan çalışmak ile yapılan deneyler
Uzaktan çalışma da görünürde benzer yararlar sağlıyor. 2013 yılında, Kaliforniya Stanford Üniversitesi iktisatçılarından Nicholas Bloom, Çin’de 16 bin kişinin çalıştığı Ctrip adlı bir seyahat acentesinde deneklerin gelişigüzel seçildiği “randomize” bir deney uyguladı.
Bloom ve arkadaşları şirketin çağrı merkezinde görevli olan 250 elemanını bir bölümü dokuz ay boyunca ofiste çalışan, öteki bölümü tam zamanlı olarak evden çalışan iki gruba ayırdı.
Sonuçta, deney süresince evden çalışan grubun verimlilik oranında yüzde 13’lük bir artışa tanık olundu. Çalışanların işi nerede yapacaklarına kendilerinin karar vermelerine olanak tanındığında da bu oranda yüzde 9’luk ek bir artış sağlandı.
Ayrıca, uzaktan çalışmanın herkese uygun bir uygulama olmadığı da açıklık kazandı. Delaney de esneklik söz konusu
olduğunda seçimin çalışanlara bırakılmasının son derece önemli olduğu görüşüne katıldığını belirterek, “Çalışanların ne zaman, nasıl ve nerede çalışacaklarına karar verme konusunda bir ölçüde söz sahibi olmaları can alıcı bir önem taşıyor” diyor.
Gelgelelim, iş yaşamında çalışanlara tanınan esnekliğin aşırıya vardırılmamasına da özen göstermek gerekiyor. LinkedIn ve Netflix gibi online kuruluşlar tarafından çalışanlara sunulan sınırsız ücretsiz izin düzenleriyle ilgili öykülere dayalı kanıtlar, bu türde bir uygulamanın toplam izin günlerinin sayısını azalttığına işaret ediyor.
Kaynak: https://www.newscientist.com/article/mg24132121-100-winning-at-work-is-flexible-working-actually-a-good-idea/