DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Sosyal mesafe kuralı neden uygulanamıyor? Selamlaşmanın önemi ne?

Sosyal mesafe kuralı neden uygulanamıyor? Selamlaşmanın önemi ne?

İnsanlar ilk zamanlardan beri gelen bir kalıtsal alışkanlık nedeniyle, sosyal mesafe kurallarını uygulayamıyor. Bunun bilimsel açıklamasını şimdi anlatacağız. Sosyal mesafe kuralı neden uygulanamıyor? Yakınlarımıza yapmadığımız sosyal mesafe kuralını neden yabancılara yapıyoruz? Ayrıca Canlılarda yakınlaşma nasıl olur? Memeliler birbirlerini nasıl tanır? İlkel insan primatlarda selamlaşma var mıydı? İnsanlar ilk selamlaşma nasıl oldu? Vücutların temas ettiği tüm selamlaşma şekilleri insan psikolojisini açıklar mı? Sosyal mesafeyi korumanın yolları nelerdir? sorularının cevabı da burada.


Sosyal mesafe kuralı neden uygulanamıyor?

Pandeminin korkutucu boyutlara ulaştığı günlerde ne yazık ki başkaları ile aramıza mesafe koymayı beceremedik. Bilim insanlarına göre bunun nedeni evrimsel geçmişimizde aranmalı. İnsanlar birbirine dokunup, yakın kişisel alanına girmek arzusu maalesef  dürtümüz olup,  tanışmanın en kısa yoludur.

İlkel atalarımızdan bizlere miras kalan sezgilerimiz de yanıltıcıdır. Hastalıkların yakın çevremizden geldiğini kabul etmektense, yabancılardan kapacağımızı zannetmekden dolayı, araya mesafe koymayız.

Pandeminin başlarında Hollanda Başbakanı Mark Rutte bir basın toplantısı düzenleyerek Covid-19’a karşı alınması gereken önlemleri kamuoyuna duyurdu. Konuşmasının sonunda “Bugünden tezi yok el sıkışma alışkanlığımızdan vazgeçeceğiz” dedi ve konuşması biter bitmez yanında duran enfeksiyon hastalıkları uzmanına elini uzattı! Buna benzer davranışlara sık sık tanık oluyoruz.

Sosyal mesafe kuralına uymak kulağa çok kolay gelse de, şu son 10 ayda bunun ne denli zor olduğunu hepimiz gördük. El sıkışmak, kucaklaşmak, burun sürtmek, öpüşmek gibi dokunmaya dayalı selamlaşma ritüelleri pek çok kültürde otomatiğe bağlanmış, içdgüdüsel davranış şekilleridir.


Hayvanlar aleminde yakınlaşma

Hayvanların dünyasında da özellikle sürü veya koloni halinde yaşayanlarda  benzer fiziksel yakınlaşma ritüelleri yaygındır. Hayvanların selamlaşma şekilleri bizimkinden oldukça farklı, hatta aykırıdır.

Birbirlerinin göz çukurlarına parmak sokmak, genital organlarını koklamak gibi tuhaf tanışma usulleri bizlere ters düşse de, insanların tanışma ve selamlaşma sırasında sergiledikleri davranışlara ışık tutar. Selamlaşmanın evrimini inceldiğimiz zaman bunların sosyal ilişkileri nasıl kolaylaştırdığını ve niçin bu kadar çeşitlilik içerdiğini anlayabiliriz.

İnsanoğlu süper-sosyal bir tür. Bu nedenle hepimizin yeni normale uyum sağlamakta niçin bu kadar zorlandığımız aslında şaşrtıcı gelmemeli. Fakat çok gelişmiş uyum yeteneğimiz sayesinde “yeni selamlaşma şekilleri” benimsemeye başladık bile.

Sosyal mesafe yerine fiziksel mesafe kavramı kullanılmalı


Memeliler birbirlerini nasıl tanır?

Memeliler kokulardan yararlanarak birbirleri hakkında fikir sahibi olur. Bu yüzden selamlaşmaları insana göre fazla samimidir; yeni tanıştıklarının yüzlerini, vücutlarını ve cinsel organlarını koklarlar. Bu şekilde karşısındakinin üreme gücü ile ilgili ipuçları edinerek, potansiyel bir eş ile mi yoksa rakiple mi karşı karşıya olduklarını anlarlar.

Ohio’daki Case Western Reserve Üniversitesi’nden Daniel Wesson koku alma duyularını yitirmiş sıçanların bile bir diğerini koklamaya devam ettiğini keşfetti. Ve bu davranışın sosyal hiyerarşinin oluşmasında çok önemli bir aşama olduğu sonucuna vardı.

Kedi ve köpekler de benzer davranışlarda bulunurlar. Kafalarını birbirlerine sürterek koku alışverişi yaparlar. Hatta bu davranışlar türler arasındaki engelleri bile yıkabilecek güce sahiptir.

Aynı evde yaşayan kedi ve köpeklerin %75’inin burun buruna koklaşmaları iyi niyet gösterisinden başka bir şey değildir. Kedinin kuyruğunu havaya dikmesi, köpeğin çömelerek gözleriyle yukarı bakması gibi diğer fiziksel sinyaller de dostluk belirtileridir.


Primatlarda selamlaşma

Daha gelişmiş tanışma şekillerine primatlarda rastlarız. Babunların bir türü birbirinin tüyleri arasındaki haşereleri ayıklamak, kafa kafaya gelmek hatta dans etmek gibi davranışlarla birbirlerini daha yakından tanıma fırsatı yaratırlar.

Gottingen’deki Alman Primat Merkezi’nden Federica Dal Pesco, “Bu selamlaşma şekilleri bir nevi ölçme-biçme işlemidir. Karşılarındakinin kendilerine güven duyup duymadığını tartarlar ve işbirliği yapıp yapmayacaklarına karar verirler. Bu da gelecekte hayatta kalma şanslarını artırır” diye konuşuyor.

Peki hayvanlardaki bu etkileşim bizlere ne öğretiyor?

İnsanlar karmaşık bir sosyal yapıya sahiptir ve yapının içerisinde güven ve işbirliği yaşamsal bir önem taşır. Kuşkusuz selamlaşma şekillerinin her biri içinde derin anlamlar ve simgeler barındırır.

Örneğin Hindistan’da sıkça kullanılan namaste, elleri önde birleştirip karşısındakinin önünde eğilmek hem merhaba, hem de hoşçakal anlamına gelir ama simgesel anlamı “senin içindeki ilahi gücü saygıyla selamlıyorum” demektedir. Yeni Zelanda’daki Maori toplumunda hongi adı verilen selamlaşma şeklinde insanlar burunlarını birbirine bastırır.

Bütün bu selamlaşmaya yönelik davranışlar hayvan- larınkinden çok daha gelişmiş bile olsa, son çalışmalara göre işlevleri hayvanlardakilerden farklı değil, aynı amaca hizmet eder.

Pandemide sosyal mesafe kuralı uygulanmadığı için artıyor


Selamlaşmanın kısa tarihi | ilk selamlaşma

Birbirimize dokunarak selamlaşma belki insan doğasının en temel parçası, fakat kültürden kültüre büyük çeşitlilik gösterir. Bazılarının kökeni biraz karanlık. Örneğin el sıkmanın ilk örneği MÖ.9. yüzyılda Asur rölyefl erinde görülüyor. Ayrıca el sıkma antik Yunan literatüründe konukseverlik işareti olarak değerlendiriliyordu.

Öpüşmenin geçmişi daha da eskilere dayanıyor. Romantik öpücük ile ilgili ilk göndermelere Hint kutsal kitaplarında ve antik Sümer şiirlerinde rastlanır. Sosyal öpücük ise ilk kez Roma İmpara- torluğu döneminde görülür; eşitler selamlaşırken öpüşürlerdi. Yanaktan öpme ise güney Avrupa ülkelerinde yaygın.

Bazı kültürlerde insanlar selamlaşma sırasında burunlarını dokundururlar. Bu, Yeni Zelanda’nın Maori kabilelerinde yaygındır ve hongi olarak bilinir. Bu âdet, iki kişi arasındaki birlikteliği temsilen solukların paylaşılmasını simgeler. Ayrıca Eskimo kültürlerinde de burun dokundurma yaygındı.

Bugün pek çok kültürde sosyal meesafenin korunduğu selamlaşma çeşitleri tercih ediliyor. Bunların en eski örneği eğilerek selam vermektir. Hint kutsal kitaplarında 4000 yıl önce namaste adı verilen bu selamlaşma şekli resmediliyordu. Eğilerek selamlaşma hâlihazırda Hindistan, Japonya ve Tayland’da geçerli. Tibet’te ise insanlar dostluk işareti olarak dillerini çıkartır.

COVID döneminde ise 1960’lardan kalma yumruk tokuşturma ve 1980’lerde yaygın olan dirsek tokuşturma en güvenilir selamlaşma şekilleri olarak ortaya çıkıyor.


Vücutların temas ettiği selamlaşmalar insanın psikolojisi hakkında bilgi veriyor

Vücutların temas ettiği tüm selamlaşmalar, kimyasal ipuçları elde etme olanağı tanır. İnsanlarda feromon olup olmadığı tartışılmakta olsa bile, bazı araştırmalar insanların sağlıklı olup olmadıklarına ve doğurganlıklarına ilişkin ipuçlarının tükürüklerinde bulunan bileşiklerden sağlanabileceğini gösteriyor. Bir uzaylının, romantik bir öpücüğe ilk kez tanık olduğunda neler hissedebileceğini hayal edin. Bu “tuhaf” öpücüğün mantıklı açıklaması sadece karşı cinsin cinsel gücünü tartmak olabilir.

Ayrıca vücut kokusu da insanların duygusal durumu, hatta cinsel açıdan ne kadar uyarıldığı ile ilgili bilgi verebilir. İsrail’deki Weizmann Bilim Enstitüsü’nden Idan Frumin, karşımızdakini köpekler gibi uzun uzadıya koklamadan, sadece selamlaşma ile vücut kokusu örneğinin alınabileceğini öne sürüyor.

İnsanların başkalarıyla el sıkıştıktan sonra ellerini otomatikman burunlarına götürdüğünü tespit eden Frumin, resmi selamlaşmaların bile vücut kokusuna ilişkin ipuçları içerebileceğine inanıyor. Eğer Frumin bu konuda haklıysa, insanların pandemi sırasında farkında olmadan ellerini sık sık yüzlerine götürmeleri de bu dürtüden kaynaklanıyor olabilir.

Babun ve kapuçin maymun ritüellerinde olduğu gibi dokunmaya dayalı selamlaşmalar insanlara karşısındakinin karakterini anlama şansı da verir. Dolayısıyla güvenilir olup olmadığı konusunda ciddi bir bilgi kaynağı oluşturur.

Bir araştırmada el sıkışma süresi ve kuvveti gibi etmenlerin yeni tanışılan kişininin dışadönüklük, nevrotizm ve açık fikirlilik gibi kişilik özelliklei hakkında ipuçları içerdiğini gösteriyor.


İnsanlarda selamlaşma şekilleri güven belirtisi

Bu araştırmalar yalnızca el sıkma tiplerine odaklanmış olsa da, çok sayıda farklı fiziksel jestler benzer şekilde kişilik analizi yapmanıza imkan tanıyabilir.

Amerikan Basketbol Birliği’nin yaptığı bir araştırmaya göre takım arkadaşları ile sık sık yumruk tokuşturma, “çak bi beşlik”, kucaklaşma ve üstüste yığılma gibi hareketleri yapan takımların o sezonda daha başarılı oldukları tespit edilmiş.

Ne yazık ki dokunmaya dayalı bu hareketlerin son günlerde keşfettiğimiz olumsuz yönleri var. Bir insana ne kadar güvenirsek güvenelim yakın ilişkiler mikropların bir diğerine geçme riski taşıyor.

Aslınca COVID-19 sahneye çıkmadan önce de hastalık tehditlerine bağlı olarak selamlaşma şekillerinde değişiklikler başlamıştı. Tulane Üniversitesi’nden Damian Murray ve ekibi 186 farklı kültür içindeki selamlaşma alış- kanlıklarını taradı ve bunları fiziksel temas açısından 0’dan 5’e kadar derecelendirdi. El sıkışma 2 dereceyken, kucaklaşma 3 ve romantik öpüşme 5 derece ile değerlendirildi.

Bu derecelendirme ile yerel mikrop prevalansı (yaygınlık) arasında anlamlı bir ilişki bulundu. Riskin yüksek olduğu bölgelerde insanların uzaktan selamlaşma şekillerini benimsedikleri saptandı.


Sosyal mesafeyi korumanın yolları

Psikolog ve sosyal psikologlar sosyal mesafenin akıl sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerini gidermenin/ azaltmanın yolları olduğunu öne sürüyor.

“Sosyal mesafe” yerine “fiziksel mesafe” kavramını kullanın. Esas risk faktörünün fiziksel mesafe olduğundan hareketle, sosyal ilişkilerimiz sanal platformlar üzerinden yürütebileceğimizi aklımızdan çıkartmayın. Bu şekilde bir sosyalleşme fiziksel temasta bulunmak kadar doyurucu olmasa da yalnızlığımızı gidermesi açısından yarar sağlar.

Aidiyet hissini güçlendirmek için insanlığa yarar sağlayacak uğraşlara odaklanın. Örneğin internet üzerinden çocuklara bildiğiniz bir konuda ders verin. Arkadaşlarınızla ortak hobiler geliştirin,

Yalnızlığın olumlu yönlerini düşünün. Günlük koşuştırma rutinleri sırasında yapmak isteyip de yapamadığınız uğraşlara öncelik verin. İzlemek istediğiniz filmler, okumak istediğiniz kitaplar, düzenlemek istediğiniz eski fotoğraflar için atrık bol bol zamanınız olduğunu düşünün.

Sosyal çevrenizde olup bitenler ile ilgili kendinizi suçlama alışkanlığınıza mola verin. Bu olumsuz eleştirilerin size bir yararı olmadığı gibi depresyon ve kaygınızı artırır. Kaldı ki dünyanın geri kalanının da sizlerle aynı koşulları paylaştığını bilmek psikolojik açıdan sizi rahatlatacaktır.

Yakınlarınızdan ayrı kalmak onların yaşantınızdaki yerini daha sağlıklı değerlendirmeniz için bir fırsat olabilir. Onların sizin için ne gibi anlamlar taşıdığını uzaktan daha sağlıklı tartabilirsiniz


Kaynaklar ve Dış bağlantılar

  • https://www.newscientist.com/article/mg24833080-900- evolution-explains-why-social-distancing-due-to-covid-19- is-so-hard/
  • http://montanapost.com/ethics/9136-why-namas- te-has-become-the-perfect-pandemic-greeting
  • https://www.forbes.com/sites/tracybrower/2020/05/10/ social-distancing-why-its-so-hard-and-5-ways-to-cope/?s- h=3579c6563f6b
  • https://www.psychologytoday.com/us/blog/erasing-stig- ma/202011/why-is-social-distancing-so-hard


Ayrıca Bakınız

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.