DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Sosyal mesafe ve karantina hayatımıza pozitif anlamda neler kattı?

Koronavirüs salgını, hayatımızı yaşama şeklimizi değiştirdi. Ancak, çok sayıda insanın evde kalması, bilim insanlarına hiç beklemedikleri avantajlar getirmiş olabilir. Sosyal mesafe ve karantina hayatımıza pozitif anlamda neler kattı? pandeminin etkileri nelerdir?


Sosyal mesafe ve karantina hayatımıza pozitif anlamda neler kattı?

Koronavirüs salgını şüphesiz bir trajedi. Hiçbirimiz bunu istemezdik ve hiçbirimiz hastalık, işyeri kapanmaları ve iptal edilen sosyal etkinlikler gibi etkilerinden kaçınamadık. Bilim dünyası da bu açıdan bir istisna değil. Örneğin İngiltere’de kanser araştırmaları yürüten bir kurum olan Cancer Research UK, bu yıl araştırmalara destek veren dükkanların kapanması nedeniyle destek gelirinin dörtte birini kaybedeceğini söylüyor.

Ancak, evde kalmanın beklenmedik bir fırsat sunduğu bazı bilim alanları da bulunuyor. Dünya bir anda eve kapandığında, birçok alandaki araştırmacılar aniden laboratuvarda asla yaratamayacakları koşullar ile karşılaştı. Şimdi pandeminin etkileri hangi alanlarda olduğuna bakalım.


1. Sismiloji

Araba, tren ve metro yolculuğu, “antropojenik” (insan kaynaklı) sismik gürültüye katkıda bulunuyor. Daha azımız seyahat ettikçe bu sesler azaldı. Sismolog Dr. Paula Koelemeijer, Londra’daki evinde ölçümlediği sismik gürültüde, karantinalar başladıktan sonra yüzde 25’lik bir düşüş kaydettiğini söylüyor. Koelemeijer, sismik verileri kullanarak Dünyanın iç yapısını görüntülemeye çalışıyor. Onun için, daha az antropojenik gürültü, daha kaliteli veri demek.

“Kayıtlar, antropojenik gürültü veya fırtınalı hava nedeniyle çok gürültülü alındıysa bu verileri çöpe atmak gerekiyor” diyor. Aynı şekilde, düşük gürültü seviyeleriyle topladığınız veriler daha temiz oluyor ve daha fazlası kullanılabiliyor. Daha sessiz bir Dünya, aynı zamanda dedektörlerin normalde fark edemeyecekleri kadar küçük sarsıntıları algılayabilmesi anlamına geliyor.

Koelemeijer, “Daha küçük olayları algılamak ve arka plan doğal depremselliğini karakterize etmek, henüz büyük depremler yaşamadığımız yerlerde yararlı olabilir, çünkü bize arka plan seviyelerinin ne olduğunu gösteriyor” diyor. “Şehir ortamlarında, bu genellikle çok bilinmez çünkü gürültü seviyesi bu sinyalleri kaydedemeyeceğimiz kadar yüksektir.”


2. Deniz Bilimleri

Birleşik Krallık Çevre, Balıkçılık ve Su Ürünleri Bilimi Merkezinden (CEFA) Dr Nathan Merchant, insan gürültüsünün, nakliye ve diğer açık deniz faaliyetlerinin deniz yaşamı üzerindeki etkisini inceliyor. Merchant, yasaklar uygulamadayken verilerde daha az gürültü göreceğini umuyor.

“Denizlerdeki faaliyetlerin normalde olduğundan daha düşük olduğunu biliyoruz ve bu yüzden daha kaliteli veri toplamayı umuyoruz” diyor. Kısa vadede, daha sessiz okyanuslar elbette herkes için daha olumlu. Merchant, “Bazı deniz memelilerinin gürültüye maruz kalmaya bağlı olarak fizyolojik stres yaşadığım biliyoruz” diyor.

Balinalar ve yunuslar ekolokasyon kullanıyorlar, bu da hassas bir işitme gücüne sahip oldukları anlamına geliyor. Sonuç olarak, ani yüksek sesler, iç kulakta kanamaya neden olabiliyor ve nakliye ve rüzgâr çiftliklerinden kaynaklanan uzun süreli gürültü, onları olağan güvenli habitatlanndan uzaklaştırabiliyor. Uzun vadede ise, CEFAS’ın topladığı veriler, hükümetlere okyanusları kalıcı olarak daha sessiz hale getirme konusunda tavsiyelerde bulunma açısından faydalı olacak. “Gemileri daha sessiz hale getirmenin ya da genel olarak açık deniz faaliyetlerini daha sessiz hale getirmenin ekonomik bir maliyeti olacak. Karşılığında elde edeceğimiz faydalar ne olacak? Bu faydaları daha iyi anlayabilirsek, çok daha sağlam bir zeminde tavsiyelerde bulunabiliriz” diyor.


3. Hava kirliliği

ESA’dan gelen çarpıcı uydu fotoğraftan, sokağa çıkma yasaklarından sonra Wuhan ve İtalya üzerindeki hava kirliliğinin azaldığını gösterdi. Aynı şey İngiltere’de de gerçekleşti. Ricardo Energy & Environment’da hava kalitesi uzmanı olan Dr. Mark Broomfield, “Hava kalitesinde koronavirüsle bağlantısı net olan bazı ciddi değişiklikler gerçekleşti” diyor.

Hava kirliliğine katkıda bulunan trafiğin ötesinde, hava durumu ve mevsimsel değişiklikler ve aynı zamanda genel günlük değişimler de söz konusu. Bu da, belirli bir günde hava kalitesinin beklenenden daha iyi olup olmadığını söylemenin zor olduğu anlamına geliyor.

Broomfield, “Ancak örneğin, bu yılı geçen yılla veya önceki yıllardaki eğilimle karşılaştırırsak, kirlilik seviyelerinde bir düşüş olduğunu açıkça görüyoruz” diye açıklıyor. “Bu yüzden, şu anda gördüğümüz değişikliğin, en azından büyük ölçüde, etkinlikteki değişikliklerden kaynaklandığından eminim. “

Hava kalitesi bilimi açısından zorluk sadece veri eksikliği değil. Broomfield, “Sorun ne yapılacağını bilmek değil, bir şeyler yapmak için gereken iradeye, desteğe ve yatırımlara sahip olmak” diyor. Broomfield’ın sokağa çıkma yasakları sonucunda elde edeceğimizi umduğu pozitif etki bu.

Hava kalitesinin yüksek seviyede kalması, “işe otomobil veya toplu taşıma araçlarıyla gidip gelmek veya toplantılara gitmek için Dünya’nın etrafında uçmak gibi önceden standart olarak yaptığımız şeylerin gerçekten gerekli olup olmadığını sorgulamaya başladık, bu da pozitif bir adım” diyor.

Dünyanın başka yerlerinde de böyle düşünülüyor ve adımlar atılıyor. Milano’daki yolların 35 kilometresi bisiklet yoluna dönüştürüldü. Delhi sakinleri, yasakların başlamasından bu yana temiz hava solumanın keyfine varıyor.

Hindistan’ın Bilim ve Çevre Merkezi direktörü Sunita Narain, The Guardian’a yaptığı açıklamada “Yasaklar çözüm değil” dedi. “Ama yeni normal olan her ne olursa olsun, COVID-19 sonrası, temiz hava solumaya devam etmemiz ve Delhi’deki kirlilikle başa çıkmak için atmamız gereken adımları ciddi olarak düşünmemiz gerekiyor.”


4. Vatandaş Bilimi

Bilim sadece milyonlarca dolarlık ekipmana sahip üniversite profesörleri tarafından yapılmıyor. En değerli verilerden bazıları halkın bilinçli üyeleri tarafından toplanıyor.

Bu vatandaş bilim insanları, ister böcekleri sayıyor olsunlar, ister yağmur düşmesini ölçüyor olsunlar, evden bilgi toplayabilirler ve tek bir araştırma grubunun tek başına yapabileceğinden çok daha geniş bir veri havuzu oluşturabilirler.

Aberdeen Üniversitesinde jeofizikçi olan Dr. David Cornwell, “Evlerinde sismometre bulunan insanlardan gelen verileri kullanıyoruz” diyor. Cornwell, sokağa çıkma yasaklarının kendisi gibi araştırmacıların vatandaş bilimcilerle daha fazla bağlantı kurmasına olanak tanıdığını söylüyor. “Profesyonel projelerin vatandaş bilimi ile ilişkilcndirilmesi harika” diyor. “Umudumuz, bunun üzerine inşa edebileceğimiz bazı projeler başlatabilmek ve özellikle de çocuklara bu tür şeyler yapmaları için ilham verebilmek.



Ayrıca bakınız

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.