Hızlı ve etkili öğrenmek için nelere dikkat edilmeli?
Hızlı ve etkili öğrenmek için nelere dikkat edilmeli?
Hızlı ve etkili öğrenmek gibi bir beceri herkesin hayalidir. Çünkü yeni bir bilgi yada beceriyi en hızlı şekilde adapte olup, hafızaya kaydetmeyi kim istemez ki!
Bilim insanları hafıza üzerinde bir takım araştırmalar yaparak, bize bu konuda bir kaç bilimsel sonuç çıkardı. Şimdiye kadar hafıza tekniklerini bir yere bırakın ve Londra’daki bir üniversitede bilim adamları ve hafıza konusunda derece almış kişilerin buluşmasında neler olmuş ona bakalım. Ardından Hızlı ve etkili öğrenmek için nelere dikkat edilmeli? onu göreceğiz.
Bir araya gelen hafıza şampiyonları ve University College London kısa ismiyle UCL’nin bilim insanları, yapacakları testte amaç 1 saat içinde 80 Litvanya dilinde yeni kelime öğretmek. İlk önce bunu yapacak hafıza üstadları kendi planlarına göre öğrenmelerine izin verilmiş. Fakat isim yapmış bilim insanları yaptıkları tekniklerde başarı sağlanmadığı görüldü. Dikkat edildiğinde ortaya çıkan sonuç ise günlük hayatta klasikleşmiş Hızlı ve etkili öğrenme stratejilerinin işe yaramadığı görüldü.
Fakat diğer taraftan yeni bir ekip şimdi yazacağımız adımlarla başarılı olabileceklerini göstermişler. Ezberleme nasıl yapılır? ve Kolay Ezberlemenin yolları nelerdir?
Hızlı ve etkili öğrenmek için nelere dikkat edilmeli?
Bilim insanları hafıza tekniğinde 4 dizi şeklinde bir yolu denemeye başladılar. Hataları anlamak ve benimsemek, Ezberde kısa aralar vermek, Ezberlenecek kelimeleri gruplandırmak, Kelimeleri hikayeleştirmek olarak 4 dizi işlem yapıldığında sonuçlar çok şaşırtıcıydı.
1. Hataları anlamak ve benimsemek
Daha önce hiç Litvanya dilini tanımamış olan ezber şampiyonu, bu kelimelerin anlamlarını tahmin etmeye çalışıyordu. Fakat yapılan bu tahminler ezberi aslında kolaylaştırmaya başlamıştı. Yani eğer ezber yapacak kişi, konu üzerinde bilgisizliğini kabul edip, bunu beyne kabul ettirdiğinde, zihin kapılarını açıyor ve 2 kat daha hızlı öğrenmeye gidiyordu.
Psikoloji’de bunun adına “istenen zorluk” fikri ile benzerliğinden kaynaklanıyordu. Eğer işi daha zor gösterdiğinizde ve daha fazla odaklanıldığında, daha güçlü hafıza temeli atmaktı. Yapılan hataları eğer benimseme yolu seçilirse, hata anlaşılıp kabul edildiğinde, zihin pozitif yönde gelişim sağlıyordu.
2. Ezberde kısa aralar vermek
Ezberde kısa ara verip, tekrar başa dönmek, zihini güçlendiriyordu. Özellikle kelime ezberleme programı olan Memrise bu mantık üzerine kurulmuştu. Kelimeleri öğrenip, daha sonra tekrarlama yoluna geçildiğinde, hata yapılsada, ikinci yada üçüncü denemede o hata artı olarak zihine adeta kazınıyordu.
Araştırma görevlileri, ezber yapan kişilere belli aralıklarla şelale videosu izletip, o aradaki sürede ezberlediklerini adeta yeme fırsatı veriyordu. 2. adım kişilerde olumlu sonuçlara sebep olacak ve aslında bizim çokça yaptığımız aralıksız çalışma zamanlarının ne kadar etkisiz olduğunu anlatacaktı.
3. Ezberlenecek kelimeleri gruplandırmak
Ezber yapacak kişiye, bu kelimeleri gruplar haline bölerek, grupları herkesin kendi tercihine göre belirlemesi için izin verildi. Bazı ezber şampiyonları kelimeleri sanki sayı düzeneği gibi ardışık olarak düzenli yapmaya devam etti.
Gruplandırıp istediği kelimeleri dizi haline getirenler, diğer sıralı ezber çeşidi yapanlara göre daha hızlı ezberlemeye başlamıştı. Aslında ezber yaparken kelimelerin zihine yapacağı efektleri yada çağrışımları ayırarak kolayca bilgisayar programındaki gibi dizi kuralı ile ayırmak daha etkili olmuştu.
Gerçek hayatta uygulanabilecek bu kural kesinlikle uygulanması gereken farklı bir yol olduğu da görülmeye başlanmıştı. Eğer ezberlenecek kelimeleri ne olduğunu belirlemeden, direkt sıraya sokup, tekrarlamak biraz daha eski bir yol olduğu görülüyordu. Aslında günlük hayatta da bir konu üzerinde hazırlanmak yerine kısa sürelerle farklı kaynaklardan çalışmak daha mantıklıydı. Yani karnınız açken aldığınız yemekleri sırasıyla değilde, istediğinizden başlamak gibi düşünebilirsiniz.
4. Kelimeleri hikayeleştirmek
Ezber tekniklerinin aslında en yenisi sayılabilir. Ezber yapılan kelimeyi, sıradışı bir hikayeye betimleyerek, onu çağırmak gibi. Temelde ezberlenecek kelimeli hayal gücünüzle bir hikaye şeklini aldırmak. Kelimelerin anlamları ile çağrışım yapan cümleler kurmak. Burada amaç ipuçlarının sizi hayal ettiğiniz kelimeye götürmesidir.
Yarışma sonunda bilim insanları bu tip yarışmalarla daha fazla yolun bulunacağı görüşündeler. Fakat klasik ezberleme yöntemleri, artık pekte işe yaramıyor gibi. Artık daha çok bilgi elimiz altında olduğu için, akıllı cihazların kullanımı arttıkça kolay kolay ezber yapmakta zorlaşmaya başladı. Bununla ilgili en güzel örnek ise, telefonunuzu kapatın ve bir kağıt kalem alın. Acaba telefon defterindeki kaç kişinin numarasını yazabileceksiniz?
Fakat unutmayalım ki iyi bir hafıza sahip olmak içinde zihin sağlığı iyi olmalıdır.
Ayrıca Bakınız
Zihin sağlığı için iyi uyku şart!
Oxford Üniversitesi profesörü Russel Foster’e göre uyku ve zihin sağlığı arasındaki bağlantının çözülmesi, çeşitli hastalıkların tanısı ve tedavisi için yeni bir yol.
Russel Foster 2003 yılında Charing Cross hastanesindeki bir psikiyatrdan duyduklarından çok etkilenmişti. Şöyle demişti psikiyatr: “Sen her zaman zihinsel olarak hasta olan insanlarda uyku bozukluğu teşhis ediyorsun. Çünkü bu insanlar işsiz, bu yüzden de geç yatıp, geç kalkıyorlar.”
İşte bu sözler üzerinde Foster ekibiyle birlikte şizofrenler üzerinde bir araştırma yapmaya karar verir. Bu hastaların yüzde sekseninde görülen rahatsızlık insomnia olarak isimlendirilen uyku bozukluğuydu.
Araştırmacılar hastaların uyku uyanıklık döngüsünü altı hafta boyu takip ettikten sonra, verileri aynı yaşta ve aynı cinsiyetteki sağlıklı ve işsiz kişilerin verileriyle karşılaştırmışlar. Buna göre şizofrenlerin uyku motifleri sadece bozuk değil, tamamen dağılmış durumdaydı.
Bipolar bozukluktan, mevsimlere bağlı duygu bozukluğuna kadar her şey uyku bozukluğuyla ilişkilendirilebiliyor. Uzun süredir depresyon ve uykusuzluğun da bir birlikte ortaya çıktığı bilinmektedir.
Fakat hep depresyonun uykusuzluğa yol açtığı kabul edilirdi ama artık uyku bozukluğunun depresyondan önce ortaya çıktığı anlaşıldı. Ayrıca demans, Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıklar da her zaman uykusuzlukla ilişkilidir.
Peki zihinsel hastalıklar ve uyku bozukluğu arasındaki ilişki ne olabilir? Son on yılda gerçekleştirilen araştırmalar, uyku-uyanıklık döngüsünün beynin tüm nörotransmitterlerinde (beyin kimyasalları) ve birçok yapısında izler bıraktığını göstermiştir.
İşte bu bölgelerdeki bir bozukluk zihinsel hastalığa yatkınlık kazandırıyor ve uyku üzerinde etkili oluyor. Uyku bir kez etkilendikten sonra ise zihinsel hastalığı kötüleştirebiliyor.
Ergenlerde ve yirmili yaşların başlarındaki gençlerde bipolar hastalık riskini gösteren bir tarama tekniğinin yardımıyla, risk grubundaki gençlerde anormal uyku düz eni tespit edildiyse de hiçbirinde klinik bipolar bozukluk teşhis edilmemiş.
Bu sonuçtan yola çıkan Foster, uyku bozukluğunu potansiyel sorunlar için bir gösterge olarak kullanılabileceğini ve buna göre de önlem alınabileceğini düşünüyor. Acaba uyku tedavisiyle zihinsel hastalıklar iyileştirilebilir mi?
Oxford Üniversitesi bilim insanlarının bu konuyla ilgili araştırmaları da var. Daha iyi bir uyku düzeni sayesinde şizofrenlerde görülen sanrısal paranoya yüzde elli oranında azalmış.
Diğer bir araştırma da bakım evlerinde yaşayan orta derecede demans hastalarıyla yapılmış. Hastaların odaları gündüz büyük lambalarla aydınlatılırken, geceleriyse tamamen karartılmış. Bu şekilde hastaların bilişsel sorunları yüzde on oranında azalmış.
İyi bir uyku düzeni sayesine zihinsel hastalıkların önlenip, önlenemeyeceği henüz bilinmiyor. Foster ve ekibi şu sıralar bu konu üzerinde çalışıyor.
Uyku düzeninin iyileştirilmesi, beyni farklı bir gelişim sürecine taşır mı? gibi sorulara yanıt arayan araştırmacılar, örneğin ışığı algılamadan sorumlu bölgeleri etkileyerek, biyolojik saati ayarlayan ilaçlar üzerinde de çalışıyorlar.