DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Bereketli Hilal’in iki kadim kenti: Amed ve Kudüs

Bereketli Hilal’in iki kadim kenti: Amed ve Kudüs

Türkiye ve Ortadoğu siyasetinin tartışmalı iki kenti “Amed ve Kudüs” hakkında neleri doğru biliyorsunuz? Bereketli Hilal denilen bu bölgenin 2 stratejik kenti Amed ve Kudüs neden bu kadar önemli? Amed nedir? Amed ismi nereden geliyor? Amed’i kim kurdu? Kudüs nedir? Kudüs ismi nereden geliyor? Kudüs’ü kim kurdu? sorularının cevabını Arkeolog Sergen Çirkin yazısında veriyor.


Bereketli Hilal’in iki kadim kenti: Amed ve Kudüs

Mısır’daki Sina dağlarından yola çıkın, Doğu Akdeniz sahilleri boyunca ilerleyin ve yönünüzü doğuya dönün. Suriye’nin ve Irak’ın kuzey hattı hizasında devam edin, Güneydoğu Anadolu’ya adım atın ve bu yolculuğu İran’ın Zagros dağlarında sonlandırın…

Söz konusu coğrafi kuşağa arkeolojide “Bereketli Hilal”denir. Nasıl denmesin? İnsanın 2,5 milyon yıllık kaderi, bu topraklarda değişti.

İnsanoğlu ilk kez “Bereketli Hilal” de ekip biçmeye, binalar inşa etmeye, depolar kurmaya ve de ticarete başladı. Avcı-toplayıcı “tüketim” ekonomisi, ilk kez bu topraklarda “üretim” ekonomisi halini aldı…

Devlet ve kanun fikri bu topraklarda doğdu; inançlar, edebiyat, bilim ve diğer her şey…

Tüm bunlar “Bereketli Hilal”de başladı; ancak onun da bir “kalbi” bulunuyor… Hilal’in tepesinde, Güneydoğu Anadolu’yu içine alan topraklar, arkeoloji literatüründe “Altın Üçgen”olarak tanımlanır.

Uygarlığın ilk tohumları işte bu üçgende atılmıştır ve altın üçgenin tepesinde kadim “Amed”kenti bulunur…

5000 yıllık Diyarbakır Surları

5000 yıllık Diyarbakır Surları


Koşan Suyun Kraliçesi: Amed

Sümercede “Koşan Su”anlamına gelen “İdigna”sözcüğü, Akatçada “İdiklat” ve Süryancada “Diklat” biçimine dönüşmüş, oradan Türkçeye “Dicle”olarak girmiştir. Zira Dicle, Mezopotamya’nın asi nehridir; kardeşi Fırat’a kıyasla çok daha coşkulu akar…

Kültürel erozyon kentlerimizin çehresini hızla değiştiriyor; ancak Anadolu’da değişmeyen bir şey varsa o da yer yurt adlarıdır… Bu topraklarda pek çok kentin adı, belki de o kentin kurulduğu ilk gün kadar eskidir. İşte bir örnek: Diyarbakır, namı diğer “Amed”…

Koşan Su Dicle’nin bu zengin kenti ve o kentin adı “Amed”bugünlerde siyasete yenik düşmüş. Bilinçsiz gündelik çekişmeler, “Amed” adını bir “tabu” haline getirmiş;

“Amed”kadar eski bir kent, terörist söylemlere kurban edilmiş… Peki, işin aslı nedir?

Diyarbakır’da kurulan ilk köylerin tarihi 12 bin yıl öncesine uzanır. Bir kent adı olarak “Amed”sözü ise karşımıza ilk kez, yaklaşık 3 bin yıllık “Asur” tabletlerinde çıkar. Sami bir kavim olan Asurlar, sınırlarını genişletmek için komşu devletlerle devamlı çatışma içindeydiler.

Asur halkının düşmanlarından biri, yine Asur gibi Sami bir kavim olan “Aramilerdi”…

Aramiler bu tarihlerde Ortadoğu’da çok sayıda devlet kurmuştu. Söz konusu devletlerden biri de başkenti “Amed”olan
“Bit-Zamani” krallığıydı.

Yani Eski Çağ’da “Amed”kenti, Sami karakterler taşıyordu.

Hint-Avrupa kökenli bir halk olan Kürtler, Anadolu’nun yerel bir toplumu olmayıp tıpkı Türkler gibi, İran’ın doğusundan bu topraklara giriş yapmışlardır. Antik Mezopotamya uygarlığının gelişimin de ise bir etkisi yoktur.

Ancak ne yazık ki “Mezopotamya ve Amed”sözcükleri, günümüzde terörist söylemin birer simgesi haline geltirildi. Bölgeye ait kadim yerleşim adları ve antik simgeler, ayrıştırıcı etnik siyasetin pervasız söylemlerine terk edildi.

İşin ilginç yanıysa “Amed” sözünü bir zamanlar Cumhuriyet kurumlarının kullanıyor olmasıdır. 50’li yıllarda Diyarbakır’ın en faal kurumlarından olan “Diyarbakır Tanıtma DerneğiKara Amid ismiyle bir dergi çıkarıyordu.

Dernek ayrıca Türk tarihi ve kültürü üzerine çok sayıda kitap yayınlamış ve 1956 yılında ünlü Türkçü Ziya Gökalp adına Diyarbakır’da kurulan müzenin mimarlarından olmuştur. Gökalp’ın doğduğu bu tarihi Diyarbakır evi, ne yazık ki geçtiğimiz yıllarda ateşe verildi…

Türk aydını “Amed” adını terk ederken yalnızca bir sözcüğü değil; aslında bir tarihi ve bir kültürü de terk etmiştir. Mevcut siyasal durum, bu terk edişin acı bir faturasıdır…

Bereketli Topraklar | Bereketli Hilal

Bereketli Topraklar | Bereketli Hilal


Günbatımı Tanrısı ve Kudüs

Kudüs” Ürdün çukurunda yükselen Yahudiye dağları üzerinde kuruludur. Özel konumu onu hem askeri açıdan son derece korunaklı, hem de Suriye-Mısır ticaret ağında ayrıcalıklı kılar. Kent bu nedenle tarih boyunca ilgi odağı olmuştur. Yapılan son kazılar, Kudüs’teki ilk yerleşimin 5 bin yıldan eskiye dayandığını gösteriyor.

Kent hakkındaki ilk yazılı kayıt ise 3 bin 800 yıl önce tutulan antik Mısır metinleri…

Kentin en eski adı olan “Jerusalem”, kökenini bir “pagan”tanrısından alıyor. Kenan mitolojisinde göğün egemeni Baba Tanrı El’in iki oğlu vardır. Bunlardan biri Gündoğumu Tanrısı Şahar, diğeri Günbatımı Tanrısı Şalem’dir.

Jerusalem (Kudüs) adını işte buradan, Günbatımı Tanrısı’ndan alır…

Bu kısa mitolojiden söz etmemizin sebebi, bugün üç büyük din için kutsal kabul edilen Kudüs’ün aslında her üç dinin tarihinden de eski bir yerleşim olduğunu anlatabilmektir.

Kudüs Yahudilik tarihinin kuşkusuz önemli bir parçası; ancak bu yine de onun bir Yahudi kenti olduğu anlamına gelmiyor. Bilakis Kudüs bir Yahudi kenti olmadığı için Yahudiliğin başkenti haline getiriliyor…

Kudüs aslında antik Kenan uygarlığına ait bir pagan (putperest) kentidir. Kral Davut başarılı bir askeri hamleyle MÖ. 997 yılında kenti ele geçiriyor. Söz konusu tarihlerde İsrailoğulları arasında tam anlamıyla bir ittifak yoktu.

Ülkenin kuzeyinde ve güneyinde farklı kabilelerden oluşan birbirine zıt iki yapı bulunuyordu ve bu iki yapı sürekli yarış halindeydi.

Davut, tüm İsrail kabilelerini birleştirdikten sonra ülkesi için yeni bir başkent arayışına girdi. Ancak bu kent öyle bir yer olmalıydı ki ne kuzeyli, ne de güneyli hiçbir kabile seçime itiraz etmemeliydi.

İsrail’de her kent, bir İsrail kabilesinin denetimi altındaydı. Hangi kabilenin kenti başkent seçilirse seçilsin, diğer kabileler olası bir isyan çıkarabilirdi. Ancak Kudüs hiçbir kabilenin kenti değildi; yeni ele geçirilmiş eski bir pagan kentiydi. Üstelik kentin coğrafi ve ticari vasıfları çok yüksekti.

Böylelikle Davut’un yeni başkenti, Günbatımı Tanrısı Şalem’in toprakları oldu…

Gündelik siyasetin ve çekişmelerin uzağında Bereketli Hilal’in iki kadim kentini tanıtmaya çalıştık…

Mescid-i Aksa

Mescid-i Aksa



Ayrıca bakınız

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.