Güneş sisteminin ev sahibi Samanyolu galaksisi
Samanyolu, Güneş Sistemi’mize ev sahipliği yapan galaksimiz. 13 milyar yıldan uzun zaman önce, Büyük Patlama’dan sonraki bir milyar yıl içinde oluştu. Galaksimizin yaklaşık 100.000 ışık yılı çapında ve 1.000 ışık yılı kalınlığında olduğu tahmin ediliyor.
Güneş sisteminin ev sahibi Samanyolu galaksisi
Samanyolu, yaklaşık 50 galaksiden oluşan Yerel Grup adındaki sistemin bir parçası. Yerel Grup ise Başak Süper Kümesi’ne dahil. 100 milyar gezegen ve 400 milyar yıldız içeren Samanyolu, sarmal bir galaksi. “Şişkinlik” denilen bir merkezi var. Bu merkezin etrafındaki yassı diski oluşturan kollarsa yıldızları, yıldızların yörüngesindeki cisimleri, gazları ve tozları içeriyor. Merkezde devasa bir karadelik ve “Sagittarius A*” adında karmaşık bir radyo kaynağı bulunduğu düşünülüyor.
Samanyolu’nun dış kısmındaki halede karanlık maddenin yanı sıra galaksideki yıldızların çök küçük bir kısmı var.
Gökbilimciler, Samanyolu’nun aslında “çubuklu sarmal” denilen özel bir sarmal galaksi türü olduğunu, yani merkezindeki yıldızların çubuk şeklinde bir dağılıma sahip olduğunu gözlemlediler.
Samanyolu’ndan yazılı olarak ilk bahseden kişi, MÖ 300’lü yılların ortalarında Aristo oldu. Diğer Yunan filozofların aksine, gökyüzündeki bu “yol”un yıldızlardan kaynaklandığına inanıyordu. Aristo, Samanyolu’nun çok büyük yıldızlardan oluşan bir yıldız kümesinden gelen bir emisyon olduğunu ve Dünya’nm atmosferinde bulunduğunu düşünüyordu.
Samanyolu’nun sayılamayacak kadar çok yıldız içerdiğini belirleyen gökbilimci ise 1610’da Galileo oldu.
1755’te Immanuel Kant, Samanyolu’nun döndüğünü ve kütle çekim kuvvetiyle bir arada tutulduğunu fark etti. 30 yıl sonra William Herschel, görünüryıldızların konumlarını kaydederek Samanyolu’nun şeklini ve içindeki Güneş’in konumunu tasvir etmeye çalıştı.
Nihayet Edwin Hubble, 1920’lerde Samanyolu’nun ötesinde bulutsuların (nebula) bulunduğunu belirleyerek evrende başka galaksilerin de olduğunu kanıtladı. Günümüzde kullandığımız galaksi sınıflandırma sistemini de (sarmal, eliptik ve düzensiz galaksiler) Hubble geliştirdi.
Tüm gözlemlerimize rağmen Samanyolu hâlâ sırlarla dolu. Sadece galaksinin içinden gözlem yapabildiğimiz için gerçek boyutunu ve içindeki konumumuzu belirlemek zor oldu.
Herschel ve ondan önceki gökbilimciler, gökyüzündeki yıldızlar eşit dağılmış gibi göründüğü için Samanyolu’nun merkezinde Güneş Sistemi’nin olduğuna inanıyordu.
Samanyolu’nun gerçek büyüklüğünü hesaplamak için dolaylı bazı yöntemler kullanıldı. Bunlardan biri de belirli yıldızların periyot-parlakhk ilişkisini kullanmaktı. Bazı yıldızların parlaklığı öngörülebilir bir düzen içinde değişim gösterir. Bu değişim ve görünür büyüklükleri birlikte ölçülürse uzaklıkları tahmin edilebilir. 20. yüzyılın başlarında Harlow Shapley adındaki gökbilimci, bu ölçümlerden bazılarını kullanarak Samanyolu’nun dışındaki küresel yıldız kümelerinin mesafelerini tahmin edebildi.
Bu, Güneş’in galaksinin merkezinde olmadığını gösterdi ve Samanyolu’nun çapına ilişkin yanlış olsa da kaba bir tahmin sağladı. Günümüzde, uzayda yüzen gaz ve moleküllerin yaydığı ışık ve radyo dalgalarını toplayan teleskopları kullanarak galaksinin haritasını çıkarabiliyoruz.
Samanyolu sabit bir gökcismi değil: Kollar merkezin etrafında dönüyor, ayrıca galaksimiz “Büyük Çekici” denilen büyük bir kütle çekim anormalliğine doğru hareket ediyor. Galaksimizin yörüngesinde dönen galaksiler de var. Bu uydu galaksilerin en büyük ikisi olan Küçük Macellan Bulutu ve Büyük Macellan Bulutu, karanlık maddenin varlığından dolayı yörüngede dönerken Samanyolu’nun diskinde titreşimsel bir çarpıklık yaratıyor.
Işık kirliliği ve diğer atmosferik kirlilik türleri yüzünden Samanyolu’nu Dünya’dan çıplak gözle görmek zor. En iyi şekilde kırsal alanlarda, gökyüzü açıkken görülebiliyor ve geceleyin gökyüzünde uzanan soluk, sütsü bir bulut kümesine benziyor.