DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Birbirlerine benzeyen antik büyük taş anıtlar (megalit) neden yapıldı?

Birbirlerine benzeyen antik büyük taş anıtlar (megalit) neden yapıldı?

Stonehenge anıtı ve Carnac menhirleri gibi birbirine benzer dünyaca ünlü en eski büyük taş anıtlar nasıl yapıldı? sorusunun cevabını yıllardır bilim insanları arıyor. Türkiye’de de bulunan bu taş anıtlar nereden geldi? Birbirlerine benzeyen antik büyük taş anıtlar (megalit) neden yapıldı? Bilim ne diyor?


Bilerek büyük taş anıtlar (megalit) yapma kültürü nasıl başladı?

Son bir araştırmaya göre Avrupa’daki tüm büyük taş anıt (megalit) yapılar tek bir kökene uzanıyor. Bu anıtsal yapılarla temsil edilen kültür, yaklaşık 6500 yıl önce Fransa’nın kuzeybatısında geliştikten sonra Avrupa’nın sahil bölgelerinde yayılmış.

Araştırmanın en heyecan verici sonuçlarından biriyse bu kültürü yaratan insanların denizci olmalarıydı. Bu da atalarımızın denizcilik deneyimleri hakkında yeni ipuçları veriyor.

Günümüzden 6500 ila 4500 yıl önce Avrupa’da yaşayan insanlar dikilitaşlardan kutsal alanlar ve anıtsal mezarlar inşa et-
mişlerdi. Günümüzde bu tür 35.000 megalit yapı biliniyor ve bunlardan en ünlüsü  İngiltere’deki (Salisbury) Stonehenge anıtı, Fransa’nın Bretonya bölgesinde Carnac menhirleri olsa da İspanya, İskandinavya ve Akdeniz bölgesinde, hatta Türkiye’de de çok sayıda megalit yapılar var.

Burada ilginç olan Avrupa’nın bir ucundaki yapılarla diğer ucundakilerin birbirlerine şaşırtıcı derecede benzer oluşudur. Bu yapılar tüm yayılım alanları boyunca aynı mimarı özelliklere sahipler.

Ayrıca dikkat çekici bir şekilde daha çok kıyı bölgelerinde varlar.

Atlantik kıyısında olduğu kadar Akdeniz kıyılarında da çok sayıda megalit yapısı var diyor Göteborg Üniversitesi’nden
Bettina Schulz Paulsson.

Peki bu benzerlikler nasıl açıklanabilirdi?

Avrupa’daki bütün megalit kültürü ortak bir kökene mi uzanıyor? Yoksa insanlar birbirlerinden habersiz, bu dev taşları
yontma ve belli bir düzen içinde dizme fikrine ulaşmışlardı?


İlk megalit mezarlar

Bundan yüz yıl önce bile arkeologlar son tahminin imkansız olduğunu düşünüyor ve megalit yapı fi krinin taş devri cemaatleri tarafından yaygınlaştırıldığına inanıyordu. Ama bu senaryo kanıtlanmamıştı.

Bu yüzden kültürün kökenini de belirlemek mümkün olmamıştı. Fakat artık çok daha fazla alan tarihlendirilebildi. Schulz Paulsson, 2.410 tarihlendirmeyi ve tüm Avrupa’daki megalit yapıların arkeolojik verilerini değerlendirerek, kültürün gelişimini ve yayılımını tasarlayabildi.

Sürpriz sonuca göre Avrupa’daki megalit yapılar için gerçekten de zamansal ve mekânsal bir sıralama var. Buna göre ilk
basit megalit mezarlar İ.Ö.4.700 yılında Kuzeybatı Fransa’da ortaya çıkmış. Burası aynı zamanda Avrupa’da premagalit
anıtsal yapıların ve geçiş biçimlerinin bulunduğu tek bölge.

280 m uzunluğa kadar varan bu alanlardaki düz mezarlar, Schulz Paulsson’a göre Avrupa’nın en eski anıtsal mezarları olabilir.

Carnac menhirleri

Carnac menhirleri


Fransa’dan mı yayıldı?

Bu büyük taş mezarlar Bretonya bölgesinden ilk önce Güney Fransa sahillerine ve İber Yarımadasına yayıldıktan sonra, Katalonya, Sardunya ve Korsika adaları ve Kuzey İtalya’da da benimsenmeye başlanmıştı. İrlanda, İngiltere ve İskoçya’ya yayılmış.

6.300 yıl önceyse kültürel bir değişim yaşanıyor: Ölüler daha önce tek kişilik basit mezarlara gömülürken artık uzun mezarlar inşa ediliyordu. Bu mezarlar yeni ölüler için tekrar tekrar açılabiliyordu. Bu da Avrupa’daki ölü gömme geleneğinin radikal bir değişim geçirdiğini gösteriyor.

İ.Ö. 4.yy’ın ikinci yarısında megalit kültürü İskoçya’ya deniz yoluyla geldiği-ni gösteren kanıtlar var. Nitekim İskandi-navya’nın en eski uzun mezarları İsveç’in Oland ve Gotland adalarının batı kıyılarında yer almaktadır. Schulz Paulsson’un görüşüne göre sonuçlar eski arkeologların en azından kısmen haklı olduklarını açıklıyor.

Anlaşıldığı üzere Avrupa’daki megalit kültürler birbirlerinden bağımsız olarak gelişmemiş, bunun yerin tek bir kökene uzanıyor. Megalitlerin deniz yoluyla yayıldığını gösteren üç rota tespit edilmiş olması megalit kültürünü temsil eden insanlarının bile çok iyi denizci oldukları anlamına geliyor.



Ayrıca bakınız

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.