DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

İklim değişikliği oksijen kaynağımız okyanusları öldürüyor

İklim değişikliği oksijen kaynağımız okyanusları öldürüyor

Okyanusların gezegenimizin oksijen ihtiyacının yarısını karşıladığını biliyor muydunuz? Fakat küresel ısınmayı tetikleyen iklim değişikliği artık dünyanın sonunu getirmeye başladı. Son olarak bilim insanları iklim değişikliği nedeniyle dünyanın en büyük su kaynakları olan okyanusları vurduğunu gösterdi. Yazımızda okyanusların tüm canlılar için ne kadar önemli olduğunu, iklim değişikliği okyanuslara nasıl zarar verdiğini okuyabileceksiniz.


Tüm hayatı tehdit eden iklim değişikliği, etkisini arttırıyor!

Küresel ısınma ile yaşamın sonu gelmeye mi başlıyor?

Oksijen seviyesi, son 50 yılda bazı tropikal bölgelerde %40 oranında düşüş göstermiş durumda. Diğer bölgelerdeki düşüşle birlikte küresel düzeyde ortalama kayıp seviyesi: %2.

Bilim insanları, bu problemin en büyük sebebi olarak tek bir soruna işaret ediyor; iklim değişikliği!

Gezegenimizdeki oksijen kaynakları hep bildiğimiz gibi sadece fotosentez yapan ağaçlar değil.

Okyanusların canlı yaşamı için iki hayati önemi var: İlki, soluduğumuz havayı okyanuslara borçlu olmamız. Öyle ki oksijenin yarısından fazlasını okyanuslar üretiyor. Algler dediğimiz su yosunları dünyadaki ağaçlar kadar oksijen üretiyor.

Bununla birlikte okyanuslar, atmosfere göre 50 kat daha fazla karbondioksit emiyor. Okyanusların bir diğer önemi ise ekvatordan kutuplara ısı ileterek iklim ve hava olaylarını düzenlemesi.

Kısacası canlı yaşamını büyük oranda okyanuslara borçluyuz.

Peki ama canlı yaşamı için bu kadar önem taşıyan okyanusların sağlığı ne durumda?

Dünya yüzeyinin yaklaşık %70’ini kaplayan okyanusların sağlığı genel anlamda oksijen seviyesiyle ölçülüyor.

Öyle ki avcılardan kaçmaktan tutun da sindirim işlevlerini yerine getirebilmeye kadar bütün hayvan aktiviteleri oksijen gerektiriyor.

Ancak yapılan son çalışmalar, okyanuslardaki oksijen seviyesinin son 10 yılda büyük düşüşte olduğunu gösteriyor. Bu da ekosistemdeki yemek zincirinin bozulması ve habitatın kayba uğraması gibi iki büyük sorunu beraberinde getiriyor.


Okyanuslardaki oksijen giderek azalıyor

Almanya’daki Helmholtz Okyanus Araştırmaları Merkezi’nden oşinograf Andreas Oschlies, bu trendi iklim değişikliğine bağlıyor. Oschlies, gördükleri değişikliklerin yoğunluğuna, okyanustaki oksijenin nasıl hızlı bir şekilde düştüğüne ve bunun deniz ekolojisi üzerindeki etkilerinin ne kadar büyük olduğuna şaşırdıklarını ifade ediyor.

Yapılan son çalışmaların da gösterdiği üzere okyanuslardaki oksijen seviyesi, son 50 yılda bazı tropikal bölgelerde %40 oranında düşüş göstermiş durumda.

Diğer bölgelerdeki düşüşle birlikte küresel düzeyde ortalama kayıp seviyesi: %2. %2 kulağa az gibi geliyor olabilir ancak iklim değişikliğinin neden olduğu bu kayıplar okyanusların asitlenmesine sebep olarak deniz canlıları için çanların çalmasına neden oluyor.

“Hepsinin nefese ihtiyacı var.” diyen Oschlies’ın da belirttiği üzere oksijen seviyesinin azalması, günümüzde deniz ekosisteminin en büyük sorunu.

Oschlies ve arkadaşları, irili ufaklı bütün okyanus hayvanlarının, ya oksijenin daha yüksek seviyede
olduğu bölgelere göç ederek ya da davranışlarını bu değişikliklere adapte ederek bu değişime ayak uydurmaya çalıştıklarını tespit etti. Bu durumun da ekosistemi tehdit ettiği ortada.

Çünkü göç demek, bu hayvanların aşina olmadığı yeni avcılar tarafından yok edilmesi (türlerin stres altına girmesi) ve gıda kıtlığını tetiklemesi demek.

Yiyecek ağındaki bozulmaların yanı sıra hayvanlar düşük oksijen seviyelerine adapte olurken birtakım fizyolojik zorluklarla da karşılaşıyorlar.

Sözgelimi Çin karideslerinin, düşük oksijenli ortamlarda enerji tasarrufu sağlamak için kuyruklarını daha yumuşak bir şekilde çevirerek daha az çevik (savunmasız) hale geldikleri bir çalışmayla kanıtlandı.

Bununla birlikte 2016’da Nature’da yayımlanan bir çalışmaya göreyse bazı erkek balıklar, oksijen seviyeleri düştükçe daha az hareketli spermler üretiyor.

Makalede belirtildiği üzere oksijen seviyeleri düzelse bile bu davranış geri dönülemez bir şekilde devam ediyor.


Okyanus içindeki canlılar da yok oluşa doğru gidebilir

Rhode Island Üniversitesi’nden Karen Wishner, düşük sıcaklıktaki sularda yiyecek bulmanın ve üremenin zor olduğunu dile getirirken Wishner’ın zoo plankton çalışmasında da yer alan Güney Florida Üniversitesi’nden oşinograf Brad Seibel, “Oksijendeki herhangi bir düşüş, hayatta kalma ve performansı olumsuz etkiliyor” diyor.

Habitat kaybı da bir diğer önemli sorun; oksijen bakımından zengin bölgelerin kıtlaşması sebebiyle mevcut balık habitatlarının daralması bekleniyor. Mesela, yıllık 42 milyar dolarlık pazarı bulunan ton balığı gibi türler risk altında.

Kuzeydoğudaki tropik Atlantik araştırmacıları ise 1960’dan 2010’a deniz turnası türünün oksijen kaybından ötürü %15 civarında azaldığını tespit etti.

Oschlies, 2018 eylül ayında Kiel’de konuyla ilgili uluslararası bir konferans düzenlemesinde ön ayak oldu. 

Katılımcılar; uluslararası hükümetler, Birleşmiş Milletler ve halk arasındaki farkındalığı arttırmanın yanı sıra acil eylem çağrısında bulunmak için “Kiel Okyanus Oksijenasyon Deklarasyonu” adında bir bildiri hazırladı.

Bildiride hükümetlerin ve uluslararası oluşumların iklim değişikliğini yavaşlatmak için daha ciddi adımlar atmaları ve oksijen düşüşünü şiddetlendiren kıyı akış kirliliğini azaltmaları isteniyor.

Okyanuslardaki oksijen seviyesi

Okyanuslardaki oksijen seviyesi

Yukarıdaki harita, küresel okyanuslarda çözünmüş oksijen seviyelerini (a) ve oksijen seviyelerinin son on yılda nasıl azaldığını (b) veya yükseldiğini gösteriyor.


Son olarak İklim değişikliği okyanuslardaki tabakalanmayı etkiliyor

Küresel ısınma ve iklim değişikliği. Bu ikili dünyadaki yaşamın bitmesi için hergün daha da gelişiyor.

Denizler, iklim sistemi için önemli bir tampon oluşturur, çünkü önemli ölçüde sıcaklık ve karbondioksit soğurarak insan eliyle yapılan sera gazı etkisini dengeler. Fakat bunun denizler için de bir sonucu var: Isınır, denizden yayılan sıcaklık dalgaları artar ve sudaki oksijen oranı düşerek, asitleşmeye başlar. Eriyen buzul suları denizlerin kimyasını bozar ve Kuzey Atlantik akıntısı gibi deniz akıntılarını zayıfl atır.

Şimdi ise iklim değişiminin okyanuslar üzerindeki yeni bir etkisi daha ortaya çıktı: Deniz suyunun tabakalaşması ölçülebilir oranda arttı. Normalde denizlerdeki su her yerde aynı şekilde dağılım göstermek yerine tabakalar oluşturur.

Üstteki daha sıcak, daha az tuzlu olan ve daha düşük yoğunluktaki su, altta soğuk ve tuzlu dip suyu bulunur. Bu tabakaların arasında ise sınırlı bir su alışverişi yer alır. Bu genelde kuvvetli rüzgarda veya yüzey sıcaklığının düştüğü kış aylarında meydana gelir.

Çin Bilimler Akademisi’nden Guancheng Li ve ekibi şimdi 2000 metreye kadar uzanan su sıcaklığı ve tuz oranıyla ilgili yeni ölçüm verilerini dahil ettiler. Ayrıca suda çözünen azot ölçümleriyle de tabakalanma hakkında dolaylı bilgi almak için yararlandılar. Tüm bunların dışında veri boşluklarını fiziksel ilkeler bazında kapatabilen bir bilgisayar modeli de kullanıldı.

Sonuçlara göre, okyanuslardaki tabakalanma halihazırdaki modellerin gösterdiklerinden çok daha hızlı şekilde sabit hale geliyor. Tabakalanma 1960 yılından bu yana ortalama olarak yüzde 5,3 oranında arttı, bu aşağı yukarı her 10 yılda bir yüzde 0,9 oranında bir artış demek.

Bu değişim özellikle de dört büyük deniz havzasında izlenebiliyor. En yüksek oran Güney Okyanus’ta, bunu ise Pasifi k, Atlantik ve Hint Okyanusu takip ediyor. Bu değişim Orta ve daha yüksek enlemlerde ise 500 metrenin altındaki suda tespit edildi. Gözlemlenen değişimlerin yüzde 97’si okyanuslardaki tabakalanmaya uzanıyor.

Küresel ısınma atmosferi istikrarsız hale getirirken, okyanusları daha istikrarlı hale getiriyor. Yüzeye yakın su daha çabuk ısındığı için de tabakalaşma istikrarlı hale geliyor diyor araştırmacılar.
Bu gelişme okyanusların daha az sıcaklık ve karbondioksit soğurmasına yol açacak ve tropikal fırtınaları da etkileyecek.

Ayrıca deniz suyunun yeterli miktarda karışmaması çözünmüş oksijen dağılımını da engelleyeceği için deniz diplerinde oksijen fakiri “ölü bölgelerin” çoğalmasına da neden olabilir diyor uzmanlar.


Ayrıca bakınız


Kaynaklar

  • https://www.scientificamerican.com/article/the-ocean-is-running-out-of-breath-scientists-warn
  • https://oceanservice.noaa.gov/facts/why-care-about-ocean.html
  • https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/10236244.2018.1561150
  • https://www.nature.com/articles/ncomms12114
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.