Budistler neden Sri Lanka ve Myanmar’da Müslümanları katlediyor?
İnsan öldürmek yada katletmek! Dinlerin büyük çoğunluğunda öldürmek ciddi bir günah sayılıyor. Son yıllarda ise Müslümanların büyük çoğunlukta olduğu Ortadoğu coğrafyasında aynı dine mensup, fakat farklı mezhep savaşlarını görmekteyiz. Suriye, Irak, Yemen’de bunun örneklerini 2010 yılından sonra birçoğumuz takip etmekte. Fakat bu coğrafyaya kilometrelerce uzak bir uzak doğuda da ciddi bir hareketlenme var. Özellikle Sri Lanka ve Myanmar (Birmanya) ülkelerinde azınlık konumunda olan Müslümanlar resmen katlediliyor. Öldürenler ise Budistler. Halbuki Budizm’le öldürmek hatta şiddet neredeyse birbirine zıt kavramlar. Peki Budistler neden Sri Lanka ve Myanmar’da Müslümanları katlediyor? Myanmar’da ki Arakan’da Müslüman katliamı ne zaman ve nasıl başladı? Sri Lanka ve Myanmar nerede? Sri Lanka ve Myanmar’da ne kadar Müslüman var? sorularının cevaplarını yazımızda bulabileceksiniz.
Budistler neden Sri Lanka ve Myanmar’da Müslümanları katlediyor?
Yazımıza başlamadan önce dilerseniz Sri Lanka ve Myanmar ülkeleri nerede? Ülke nüfusu nedir? Müslümanların ülke nüfusuna oranları ne kadar? kısaca özetleyelim.
Sri Lanka ve Myanmar nerede? Sri Lanka ve Myanmar’da ne kadar Müslüman var?
Sri Lanka asıl adı Sri Lanka Demokratik Sosyalist Cumhuriyeti, konum olarak Güney Asya’da, Hindistan’ının 31 kilometre güneyinde bulunan ve Hint Okyanusuna kıyısı olan 1340 km kıyı çevresi olan, en yüksek noktası 2524 kilometre olan bir ada ülkesidir. Aslında kaçak çay ile ülkemizde ün yapan meşhur Seylan çayı bu ülkede yetişmektedir. 1972 yılına kadar zaten bu ülkenin adı Seylan olarak bilinir, çay tarımında da dünyada ismi geçen önemli bir tropik iklime sahip bir ülkedir. Yaklaşık olarak 21 milyon nüfusunun, yüzde 70’i Budist, yüzde 13’e yakın Hindu, yüzde 10’a yakın Müslüman, yüzde 7 kadar da Hristiyan bulunmaktadır.
Ülkede erezyon, kaçak avlanma, hızlı kentleşme, maden arama, sanayileşme ile çevre kirliliği ciddi oranlarda artmakta, doğal su kaynaklarının kirlenmesi ile daha sonraki yıllarda ciddi sorunlar beklenmektedir.
Arakan ile devamlı duyduğumuz Myanmar, asıl adı ile Myanmar Birliği Cumhuriyeti ya da eski adıyla Burma ya da Birmanya, Güneydoğu Asya ülkesi olup, güney batısı Andaman Denizi ve Bengal Körfezi, kuzeydoğusunda Çin, güneydoğusunda Laos ve Tayland ülkeleri, kuzeybatıda Hindistan ve Bangladeş bulunmaktadır. Aslında bölge Çinhindi yada Hindiçin adında, Asya’nın güneydoğusu yani Çin’in güneyinde bulunan bölge ülkelerinden biridir. Resmi olarak bu bölge Çin yada Hindistan kontrolünde değildir ama dinsel olarak ciddi etkileri vardır.
Myanmar’ın nüfusu 54 milyona yakın bir sayıda. Yüzde 10’dan fazla olan Müslüman nüfusunun, yüzde 68’i Hint, yüzde 30’u Myanmar, yüzde 2’si Çin asıllı olduğu söyleniyor. Zulüm gören Müslümanların yüzde 41’i Arakan eyaletinde yaşayan sunni Müslüman halk Rohingyalar’dır.
Müslüman çatışmalarının yaşandığı ve ölümlerinin olduğu bölge Arakan ise, Myanmar’ın batısında bulunan resmi adı Rakhine olan bir eyaletidir. Arakan’da yaşayan katliamlara maruz kalan etnik grup Rohingyalar’dır. Rohingyalar Arakan eyaletinde yaşarlar ve Myanmar’ın yüzde 4’lük Müslüman nüfusunu oluşturur, sayıları 800 bin kadar olan bir halktır. Birleşmiş Milletlere göre Dünyada en çok zulüm gören etnik gruptur.
Sri Lanka’da Müslümanlara karşı neden kışkırtma oldu?
Arakan’da ciddi katliamlar yaşanırken, korkutan gelişme Sri Lanka’da da yaşandı. 2017 Temmuz sonrası Budist rahiplerin kışkırtması ile mitingler düzenlendi. Amaç ikinci bir Arakan faciasıydı. Budist Tugay adındaki bir grup, Müslümanlara karşı fiziksel eylem kışkırtması yaparak, Müslüman iş yerlerinden alış veriş yapılmamasını yönünde mitingler yaparak boykot eylemlerine girişti. Bu olayların sonunda şimdilik herhangi bir can kaybı olmadı.
Olayların başında ise Budizm’in önde gelen rahipleri vardı. Fakat Budizm’in temelinde insan öldürmek ve işkence yapmak yoktu. Tıpkı Müslümanlığın temelinde olmayan insan öldürme ve işkence gibi zulüm başlatan Radikal dinci grupların başlarındaki dini liderler gibi, Budist rahiplerde kendi anlayışlarına ters düşen kışkırtmalara başlamıştı.
Halbuki Sri Lanka’da yaşayan Müslümanların, radikal dinci eylemleri olmayıp, barıştan yana, huzuru bozmayan ve uyumlu bir yaşam tarzları vardı. Peki neden buradaki Müslümanlara yönelik bir kışkırtma söz konusuydu? Bunun cevabını aramak için Arap Baharında neler yaşandığını düşünmek bile yeterli olacaktır.
Sri Lanka’da yaşananlar normale dönse de aralarında 1600 km’den fazla mesafe olan Myanmar’daki Arakan’da yaşananlar tam bir insanlık dramına dönüştü. Yıllardır devam eden Arakan işkencesi yeni oluşan katliamlarla devam ediyor.
Myanmar’da ki Arakan’da Müslüman katliamı ne zaman ve nasıl başladı?
2. Dünya savaşından sonra Arakan’da yaşayan sunni Müslüman halk Rohingyalar, İslam devleti kurmak amacıyla çalışmalara başladılar. Bunun duyumunu alan Myanmar devleti askeri operasyonlar başlattı.
1948 yıllarından sonra başlayan bu çatışmalarda kazanan baskın taraf Myanmar devleti oldu.
Yüz binlerce Müslüman ülkeden kaçmak zorunda kaldı, camiler yıkıldı, okullar ve evler tarumar edildi. Kaçan Arakanlılar Bangladeş’e sığındı. Bu yıllardan sonra kalan Müslüman halk, devamlı devlet kontrolünde baskı ve dikta ile yönetilmeye başlandı.
Kaçan müslümanlar tekrar ülkeye döndüler. Fakat Myanmar devleti gelenleri ülkeye kaçak giren göçmenler olarak tanımlayacağını ve onları sınır dışı edeceğini açıkladı. 1989 ile 1991 yılları arasında Askeri operasyonlar başladı. Gelen 300 bine yakın Arakanlı tekrar Bangladeş’e sığındı.
14 Aralık 1950’de Mültecileri korumak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Meclisi tarafından kurulan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği kısaca BMMYK, Myanmar devletine baskı yaptı. 1992 yılında Myanmar Devleti bu duruma boyun eğdi ve gidenlerin gelmesine izin verdi. Gidenlerin bir çoğu geri döndü, kalanlar ise halen Bangladeş’in mülteci kamplarında yaşamaya devam etmektedir.
Fakat geri gelenleri bir sürpriz bekliyordu. Myanmar devleti, gelenleri tam vatandaş olarak kabul etmedi. İngiliz işgali ve Hindistan’dan gelen göç akınının başlama yılı olan 1824 yılından önce ülkede yaşadığını ispat edenlere tam vatandaşlık vereceğini açıkladı.
Myanmar Asker ve Budistlerin etkisinde bir ülke olup, 1948 yılında bağımsızlığından bu yana da böyle. Müslümanlara olan kinin temelinde ise az önce açıkladığımız ayrı bir devlet kurmaya çalışan Arakan Müslümanları son 20 yılda ciddi katliam ve sürgünlere maruz kalmaya başladı.
Budist bin Ladin olarak anılan 2003 yılında hapis yatan Aşin Wirathu adındaki bir Budist saldırıların baş mimarı olarak biliniyor. Yıllardır bu kışkırtmanın temelinde 969 Harekatını başlatan ve her Müslümanın yılana benzediğini halka empoze ediyor. Öldürülmesi gerektiğini, Müslümanların bu ülkeden koparılmasını istiyor.
Budistlerden oluşan bu grup 2012 yılında 26 yaşındaki Myanmarlı bir kadına tecavüz edip, öldürerek cesedi Müslüman bir köye atıyorlar. Olayı araştıran Myanmar hükümeti bunu yapanın Müslümanlar olduğuna hüküm veriyor. Zaten sevilmeyen ve ikinci sınıf vatandaş olarak görülen azınlık olan Müslümanların içinden 3 genç ilgisi olmamasına rağmen, Budist rahiplerce hedef gösteriliyor ve suçlu olarak tutuklanıyor. Tutukladıkları bu 3 gencin birini döverek öldürüyorlar. Bu günden sonra artık Budist Rahiplerin işleri daha da kolaylaşır ve Budist halkı daha çok kışkırtmaya çalışır.
Arakan’ın dışında ise orta kesimlerdeki Meiktila eyaletinde de 2017 Mart ayında, Müslümanları hedef alan saldırılarda en az 40 kişi ölmüştü.
Budizm’de saldırganlık ve cinayet işleme tamamen zıt şeyler
Dinler iktidarın elinde olduğunda her türlü kullanılabiliyor. Özellikle ekonomi kötü olduğunda bu daha da çok etki gösteriyor.
Budizm’in kurucusu Buda’nın öğretisine göre insanlara zulüm etmek kesinlikle yasak. Hatta bu kötü düşüncelerden sıyrılmanın özel bir yolunu bile öğretilerin içine sokmuş. Meditasyon adı verilen bir terapi yoluyla kendi düşüncelerinizle başkaları arasındaki ayrılığı ortadan kaldırmak hedeflenir. Her insana hatta her canlıya şefkatle yaklaşıp, kötü düşüncelerden aklanmanın yolu olarak görülmektedir.
Fakat Krallıklar geçmişten bu yana kadar dini önderleri yanlarına alıp, halkı arkasına alıp, daha güçlü olmayı hedeflemiştir. Bunun için Hristiyanlıkta da benzer olaylar görülmekte. Hz. İsa’nın düşmanlarınızı sevin ve size eziyet edenler için dua edin söylemini kulak arkasını yapan Hristiyan dünyası, Haçlı seferlerde yüzbinlerce Müslümanı katletmiştir.
Müslüman dünyasında ise Emeviler bunun ilk adımını atmıştır. Dini kullanarak Müslümanlar içinde tek olabilme hayali ile binlerce ölümün sorumlusudur. Hatta Müslüman dünyasının halen düşüncelerini ve öğretilerini takip ettiği, Hanefi mezhebinin kurucularından Ebu Hanife’yi bile kendi amaçları uğrunda kullandırmak için onu dini lideri yapmak istemiş ama bunu kabul etmeyen Ebu Hanife diğer adı ile İmam-ı Azam, hayatının bir çok yılını zindanlarda geçirmiş ve sonrasında zehirlenerek öldürülmüştür.
Din çıkış noktası ne olursa olsun, eninde sonunda devlet iktidarıyla Faust türü bir pazarlık yaptığı görülmektedir. Haçlıların, IŞİD gibi dinci terör örgütlerinin, sizce Arakan’da öldürülen Müslümanların öldürülmesini hedefleyen Budist rahiplerle arasında ne gibi farkı olabilir ki?
Budist rahiplerin öldürme olaylarının içinde olduğu en iyi örneklerden biride Sri Lanka’nın birleşme zamanında görülmüştür. Arkasında dev gibi bir Budist rahipler topluluğu olan Budist bir kralın, Budist olmayan karşı kralı yenerek, onu destekleyen herkesi katletmiştir.
Aynı zamanda Budist rahiplerin kendi egemenliğini sürdürmesi için şiddetin kaynağı olan kralların destek ve korumasına da mutlaka ihtiyaç duymaktaydı.
Myanmar ve Sri Lanka’nın İngiliz sömürgeciliğinden kurtulmasında Budizm’in faktörü çok yüksektir
Şimdiye kadar Myanmar hükümeti liderleri Budizm ile ilgili yapılan her şeyi meşru gösterip, her zaman desteklediler. Dediğimiz gibi iş tamamen karşılıklı çıkar meselesi.
Musevilikte’de benzer olaylar Hz. Süleyman zamanında görülmüştür. Hz. Süleyman’ın peygamberlik döneminde de din adamları kendi çıkarları doğrultusunda, rüşvet ve faizin meşrulaşmasını sağlamışlardır. Sonrasında bu işleri sekteye vurulduğunda, tabi oldukları peygamberi ve onların taraftarlarını bile öldürmeye yeltenmiştir.
Hindu’larda da benzer olaylar görülmekte. Kendi çıkarları için halkı kandıran Hindu rahipler, halen bunu kullanmaya devam etmektedir.
Budizm’de tıpkı diğer dinler gibi kullanılmaya devam ediyor. Kişinin kendi iradesini bir başkasına köle etmesi ile kullanılmasını dünyanın her yerinde her dinde görebilirsiniz.
2015 seçimlerinde 54 yıllık Askeri rejime karşı seçimlerde başarı sağlayıp, Nobel Barış Ödülü alan Myanmar’ın lideri, Ang San Su Çi’nin de arkasında Budist rahipler olduğu için 2017 yılı Ağustos ayında başlayan katliamı gizlemekle yetiniyor. Hatta yaşanan katliamdaki ölü sayıları bile gerçekçi değil. Hükümete göre yaşanan bu katliamdaki ölü sayısı 400 olarak söylense de, Birleşmiş Milletler 25 Ağustos 2017 tarihinde gerçekleşen 7 farklı noktaya roketatarlı saldırıların olduğu ve yüksek dumanların çıktığını, tahmini ölü sayısının 3 binleri geçtiğini iç kaynaklardan aldığı bilgilerle doğruluyor.
Myanmar’da bir çok Budist, Müslümanları öldüren Budist Rahiplerin arkasından gidenlere karşı şimdiden tavır almaya başlandığı da görülüyor.
Peki Müslüman dünyası ne yapıyor?
Tabi ki birbirleri ile telefon görüşmeleri yapıp, bir çok senaryolar yapıyor. Acil müdahale için ciddi basın toplantıları yapıp, önemli adımlar atacaklarının sinyallerini bile veriyorlar. Hummalı ve titiz çalışıyorlar.
Arakan’da 2013 yılında da benzer Budist saldırıları olmuştu. Müslümanları diri diri yakıyorlardı. O zaman da şimdi konuşan kişiler hummalı çalışıp, önlem almışlardı. Sorunu çözmek için 4 yıldır plan yapıyorlar.
Arakan’a yakın zengin Müslüman ülkelerinden biri olan Malezyayı’da unutmamak gerekir. Ciddi bir şekilde sorunu çözmeye çalışıyor.
Ortadoğu Müslüman devletleri de ciddi bir şekilde çalışıyor. Daha burunların dibinde 500 binden fazla insanın öldüğü Suriye, binlerce kişinin öldüğü Yemen, yıllardır işgal altındaki ve zulüme uğrayan Filistin halkını kurtarmak için yıllardır yoğun çaba gösterdikleri gibi.
Bazılarının da bundan daha önemli işleri de var. Bunlardan birisi ise Katar. 2019 yılına kadar bitirmesi gereken 200 milyar dolar harcamayı düşündüğü olimpiyatlar.
İlgili Link: 2022 FIFA Dünya Kupası ev sahibi Katar haftada 500 milyon dolar harcıyor!