Eşcinsellik nedir? Eşcinsellik eğiliminin nedenleri ve bilimsel kanıtları
Neden eşcinsel olunur? Bu bir cinsel istek mi? yoksa cinselliği biçimlendiren biyolojik nedenler mi var. Bilim dünyası eşcinselliğin kanıtlanmış nedenlerini tek tek açıklıyor. Yazımızda Eşcinsellik nedir? Eşcinsellik eğiliminin nedenleri ve bilimsel kanıtları nelerdir? Eşcinsellik eğilimi genetikle mi alakalı? Çevre eşcinselliği nasıl etkiler? Anneler eşcinselliğe etki edebilir mi? Bu sorularının cevabını bilimsel olarak anlatmaya çalışacağız.
Eşcinsellik nedir? Eşcinsellik eğiliminin nedenleri ve bilimsel kanıtları nelerdir?
Bir çok kişi Eşcinsellik ile ilgili çoğu şeyi yanlış bilmektedir. dilerseniz yazımıza başlamadan önce Eşcinsellik nedir? Eşcinsel neden olunur? sorularının kısaca cevabını verelim.
Eşcinsellik veya homoseksüellik, aynı cins veya cinsiyetteki insanların birbirlerine karşı romantizm, cinsel çekim ya da cinsel davranış şekline verilen addır. Eşcinsellik, bir yönelim olarak “kişiyi ağırlıklı olarak ya da tümüyle kendisiyle aynı cinsiyette olan kişilere karşı romantik ya da cinsel çekimleri yaşamaya yönlendiren kalıcı kişisel nitelik” olarak ifade edilir.
Eşcinsellik veya homoseksüellik, karşı cinse duyulan eğilim Heteroseksüellik, hem aynı cinse hemde karşı cinse eğilim biseksüellik ile toplamda 3 ana cinsel eğilimden biridir. İnsanların cinsel eğiliminin nedenleri uzun yıllardır araştırılmaktadır. Bilim insanları Eşcinsellik veya homoseksüelliğin genetik olarak, biyolojik kanıtlarını araştırmaktadır. Ailenin çocuğu yanlış yetiştirmesi nedeniyle cinsel yönelim yaşaması hala ispatlanamamıştır.
Eşcinsellik veya homoseksüellik, kadınlarda lezbiyen olarak 19. yüzyıldan beri kullanılmaktadır. Erkeklerde ise Fransızcadan gelen “gey” (Türkçe: gey veya gay, Fransızca: gai, İngilizce: gay) sözcüğü, 1960’lardan itibaren telafuz edilmeye başlanmıştır. Şu anda ise artık bu kelimeler aleni olarak tamamen kullanılmaktadır.
Toplumlarda eşcinsel anlamına gelen bir çok argo tabirlerde vardır. Bu söylemler bir çok ülkede nefret suçu söylemi nedeniyle ceza kanunlarına girmiştir.
Dünyada Eşcinsel olan kişilerin sayıları belli değildir. Eşcinsel kişilerin homofobik ve heteroseksist ayrımcılık yüzünden kimliklerini açık olarak belli etmezler.
“Sadece insanda değil eşcinsel eğilim birçok hayvan türünde de gözlenmiştir.”(3)
Tarih boyunca eşcinseller ciddi şekilde cezalandırılmıştır. Fakat 20. yüzyılın sonlarına dünyanın bazı ülkeleri, eşcinsellere evlilik imkanı, evlat edinme, işe ve askere alma gibi çıkartılan kanunlarla yardım etmiştir.
Erkeklerde cinselliği biçimlendirilecek düşünülen gen ve antikorlar saptandı. Böylece cinsel yönelimin “bireyin seçimine bağlı bir yaşam biçimi” olmadığı yönündeki kanıtlara bir yenisini eklemiş oldu.
Bilim insanları, cinsel yönelimi en azından erkeklerde biçimlendiren yolaklar (pathvvays) konusuna giderek daha çok yoğunlaşıyorlar. Son dönemlerde bu konuda elde edilen bulgular, eşcinselliğin ardında yatan biyolojik unsurların görünürde genler ve antikorlar olduğunu ortaya koyuyor.
Bugüne dek yapılan cinsellikle ilgili araştırmalar genelde erkekler üzerine odaklanıyor ve onyıllardır elde edilen kanıtlar erkeklerde cinsel yönelimin kısmen kalıtımsal olduğuna işaret ediyordu.
Genetik farklılıklar
1990’ların ortalarında, X kromozomu ve 8. kromozom bölgelerindeki genetik farklılıklar eşcinsellikle ilintilendirilmekle birlikte, bu bağlantıdan sorumlu olan belli genler henüz bulunmamıştı. Dahası, “kardeşlerin doğum sırası etkisi” olarak bilinen, kendilerinden büyük erkek kardeşleri olan erkeklerin neden eşcinselliğe daha yatkın oldukları konusu da henüz aydınlığa kavuşturulmamıştı.
Şimdi, ilk kez olarak, cinsel yönelimin gelişmesinde etkili olabileceği düşünülen iki genin belirlendiği belirtiliyor ve bir başka araştırmanın da kardeşler arasındaki doğum sırası etkisine bir açıklama getirebileceği düşünülüyor.
Illinois NorthShore Üniversitesi’nden Alan Sanders ve arkadaşları, 1077 eşcinsel ve 1231 eşcinsel olmayan erkek denekten alınan DNA örneklerini karşılaştırdılar. Deneklerin tüm genomlarını taramadan geçiren araştırmacılar, farklı türleri görünürde cinsel eğilimle ilintili olan iki geni saptadılar.
Bu genlerden bir tanesi 13. kromozom üzerinde yer alıyor. Başka araştırmalar, SLITRK6 adı verilen bu genin, erkek fare fetüslerinin dünyaya gelmelerinden birkaç gün önce beynin hipotalamus bölgesinde etkin olduğuna işaret etmekteydi. Hipotalamus boyutlarının eşcinsel erkeklerle eşcinsel olmayan erkeklerde farklı olduğunu 1991 yılında ortaya koyan sinirbilim uzmanı Simon Levay, beynin bu bölgesinde cinsel farklılaşım açısından doğumdan önceki bu dönemin can alıcı bir önem taşıdığına inanıldığını belirtiyor.
Bakmadan Geçme: Yapay zeka ilk defa cinsel ürünler sektöründe kullanıldı!
Çevresel etmenlerin rolü
TSHR adıyla bilinen öteki gen de, 14. kromozom üzerinde yer alıyor ve tiroid bezinin işlevinin denetlenmesine yardımcı oluyor. TSHR işlevinin Graves hastalığı adı verilen genetik bir durumda bozulduğu ve bu hastalığın eşcinsel erkeklerde çok daha yaygın olduğu biliniyor.
Sanders, bu genetik farklılaşmalara sahip olan tüm erkeklerin eşcinsel olmayacaklarına, çünkü çevresel etmenlerin de aralarında yer aldığı birçok başka unsurun da etkili olduğuna dikkat çekerek, “Her birinin etkisi oldukça düşük olsa da, çok sayıda başka gen de bu durumu etkiliyor olsa gerek,” diye ekliyor.
Kanada Brock Üniversitesi’nden Anthony Bogaert ve arkadaşları, annenin bağışıklık sisteminin de cinsel yönelimde etkili olabileceğini düşünüyorlar.
Bedenlerimiz molekülleri bulaşıcı unsurlardan ayırt etmek amacıyla antikorlar üretir. Ancak gebe kadınlarda kimi zaman-söz gelimi, fetüs farklı bir kan grubuna sahip olduğunda fetüs moleküllerine karşı da antikorlar üretilebilir. Bogaert ve arkadaşları kardeşlerin doğum sırası etkisinin annede üretilen antikorlarla bir ilgisi olabileceği yönünde kanıtlar elde ettiler.
142 kadından kan örnekleri alan ve bunları taramadan geçirerek yalnızca erkeklerde üretilen bir beyin proteinine karşı geliştirilen antikorları araştıran Bogaert ekibi, sinir hücrelerinin birbirleriyle ne denli iyi bir ilişki kurduklarını etkileyen ve beyin hücrelerinin yüzeyinde üretildikleri için saptanmaları görece daha kolay olan bu antikorların iyi bir aday olabileceğini düşündüler.
Okumadan Geçme: İnterseks nedir? İnterseks bir hastalık mı?
Annenin etkisi
Daha büyük erkek kardeşleri olan eşcinsel oğullara sahip annelerde, söz konusu proteine karşı üretilen antikorların en üst düzeye ulaştığına, bunu büyük erkek kardeşleri olmayan eşcinsel oğullara sahip annelerin izlediğine tanık olundu. Oğulları eşcinsel olmayan annelerde antikor düzeyinin daha da düşük olduğu, ancak hiç erkek çocuğu olmayan annelerde antikor düzeyinin en düşük düzeyde olduğu görüldü.
Kimi annelerin sahip oldukları her erkek çocukla birlikte bu antikorları ürettiklerine işaret eden araştırmacılar, daha yüksek düzeylere ulaştığında antikorların hedef aldıkları protein üzerindeki etkilerinin beynin gelişiminde birtakım değişikliklere neden olabileceğine ve bunun da cinsel yönelimi etkileyebileceğine dikkat çekiyorlar.
Araştırma çok büyük kapsamlı olmadığından, elde edilen sonuç da henüz bir kesinlik içermiyor. Ancak 1993 yılında eşcinsellikle ilintili genetik bir bölgeyi ilk kez belirleyen ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü uzmanlarından Dean Hamer, elde edilen bulguların insan gelişiminin bu son derece ilginç yönünün çok daha ayrıntılı bir biçimde kavranmasına olanak tanıyabileceğine inanıyor.
Hamer, bu genetik bulguların cinsel yönelimin “bireyin seçimine bağlı bir yaşam biçimi” olmadığı yönündeki kanıtlara bir yenisini eklediğine, daha da önemlisi, insanoğlunun belki de en büyüleyici ve en önemli özelliklerinden birinin kökenlerine bir adım daha yaklaştırdığına dikkat çekiyor.
Kaynaklar ve Dış Bağlantılar
- Frankowski BL; American Academy of Pediatrics Committee on Adolescence (June 2004). “Sexual orientation and adolescents”. Pediatrics 113 (6): 1827–32. DOI:10.1542/peds.113.6.1827. PMID 15173519.
- CETAD, Eşcinsellik (Homoseksüellik) Erişim tarihi: 28 Eylül 2013
- Science Daily: Same-Sex Behavior Seen In Nearly All Animals
- https://www.newscientist.com/article/2155810-what-do-the-new-gay-qenes-tell-us-about-sexual-orientation/
- https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/