DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Aile işletmesi nedir? Aile işletmeleri hangi sorunları yaşar?

Aile işletmesi nedir? Aile işletmeleri hangi sorunları yaşar?

Hep dizi filmlerinde görürüz aile şirketlerini. Aile içi şirketlerde genelde sermaye hep içeride kaldığı için zamanla elde edinimler gittikçe artar. Fakat dünyanın değişimlerine ayak uydurması biraz zorda olabiliyor. Bu yazımızda Aile şirketi yada Aile işletmesi nedir? Aile işletmeleri hangi sorunları yaşar? Aile işletmelerinde sorunlar nasıl çözülür? sorularının cevabını vermeye çalışacağız.


Aile işletmesi nedir? Aile işletmeleri hangi sorunları yaşar?

​Dünyadaki mevcut çalışan şirketlere bakıldığında büyük çoğunluğu KOBİ’lerdir. Ülke istihdamı ve ekonomisine büyük etkileri vardır. Dünyada şirketlerin ortalama yüzde 80’i aile şirketi  olarak adlandırılan KOBİ’lerden meydana gelir. ABD, İsviçre ve İspanya’da tüm işletmelerin %80’i, Kanada’da %70, İtalya’da %95, Türkiye için ise %95’i aile işletmesidir. Türkiye’deki aile işletmelerinin büyük bölümü ise küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler)‘dir (1).

​KOBİ’lerin belli bir aile tarafından idaresi aile işletmesi kavramının ne anlama geldiği hakkında sorular sorulmaktadır.

Nedir aile işletmesi?  Uzman görüşleriyle anlatmaya çalışacağız.

Aile şirketi genelde ayakta kalmayı hedefleyen, yönetimsel olarak akraba ilişkileriyle idare edilen, girişimcilik ruhu ile başlayan ve sürekli büyümeye çalışan oluşumlara denir. Aile şirketini aile büyüğü yönetir. Gecesini gündüzüne katan kişilerce devamlı çalışan kişilerin kurdukları bu şirketler, büyüyerek nesiller boyu büyür. Bu işletmelerin adı bu kişinin adı yada soyadı yada her ikisi ile de anılmaktadır. Amerika da Ford, Türkiye’de Koç ve Sabancı gibi şirketleri örnek verebiliriz.

Aile işletmeleri ile ilgili literatür araştırması yapıldığında aile şirketlerinin büyük bir oranda 3. kuşaktan sonra faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldıkları gözlemleniyor. Bir Meksikalı sosyal bilimci aile şirketleriyle ilgili gözlemlerini şöyle özetler; birinci kuşak kurar, ikinci kuşak zamparalık yapar, üçüncü kuşak ise dilencilik yapar. Mizahi de olsa genelleme sonuçlarını bir biçimde ifade etmektedir.

Aile işletmemizde 3. kuşak olarak gözlemlemiş olduğum bazı problemleri, Yrd. Doç. Dr. İbrahim Ethem Tarhan’ın çözüm önerilerimi paylaşacağız. Aile şirketleri büyüme ve işletmelerde rekabet sorunlarına cevap vermeye çalışacağız.


Aile işletmeleri hangi sorunları yaşar?

Yaşanan en can alıcı aile şirketi yada aile işletmeleri sorunlarının başında 5 ana başlık altında toplayabiliriz.

  1. Kuşaklar arasındaki iletişim problemleri
  2. Yetki devri problemleri
  3. Kurumsallaşma kavramının aile şirketi ortakları arasında yanlış algılanması
  4. Aileye evlilik ile yeni girenlerin şirketin işlerine karışmak istemeleri
  5. Genç kuşağın aile şirketinde çalışmak istememesi

Aile işletmelerinde, öncelikle kuşaklar arasındaki iletişim problemleri en çok yaşanan konudur. Dede, baba, oğul, torun, anne, kardeşler, amca, teyze, yeğen, damat, gelin veya kuzenler arasındaki parametreli iletişim problemleri, aile şirketlerinin sağlıklı çalışmalarını engellemektedir.

Kuşaklar arasındaki iletişim problemlerinin daha aza indirmek profesyonel yardım almakla mümkün olabilir. İletişimin kişiler arasında mesajla ya da politik yolla değilde yüzyüze yapılması faydalı olmaktadır. Örneğin, çocuk baba ile iletişim kuramıyorsa, annesini araya sokarak üçken iletişim kurup taleplerini babasından elde etmek istiyorsa iletişimin sağlıklı yürümesi mümkün olmayabilir (Baker, K. G. & Wiseman, K. K. 1998).

Aile büyüklerinin “Neden bana daha önce söylemedin? Benim daha önceden haberim olmalıydı” tarzında geri dönüşleriyle insiyatif vermek istememeleri çalışan genç kuşakların defalarca dile getirdiği problemdir.

İş hayatında problemleri ötelemeden, doğrudan ilgili kişilerle çözmek hem psikolojimizi bozmayacak, hem de zaman kaybına neden olmayacaktır. Dinlemeyi öğrenmek, birbirine güvenmek, hoş görülü olmak, duygudaşlık yapmak, sevgi ve saygı çerçevesinde kuşaklar arasındaki iletişim problemlerini aza indirgeyebilir.

Yetki devri problemleri de aile işletmelerinin popüler problemlerinden sayılabilir. Koltuğu bırakmama sevdası, yetki ve güç hep bende olmalı düşüncesi, ben ne dersem o olur tutumları, genç kuşaklara şans tanımama, genç aile bireylerinin moralini ve çalışma azmini bozabilmekte, aile şirketinden uzaklaştırabilmektedir.


Aile şirketlerinde eski ve yeni kuşak çatışması nasıl çözülebilir?

Genç kuşaklar, belirli bir eğitim ve tecrübe aşamalarından geçtikten yani piştikten sonra sorumluluk üstlenebilirler.

Bilindiği üzere, birçok aile işletmelerinin anayasaları vardır. Örneğin, aile bireyleri çalışma saatlerine uymuyorsa, patron çocuğu olduğu için saat 11.00 ‘de gelip saat 14.00’te işten ayrılıyorsa, aile konseyi toplanarak genci belirli bir süre şirketten uzaklaştırabilir, ceza verebilir.

Kısacası, şirkette her çalışanın soyadına bakılmadan şirket kurallarına uyması için trafik kuralları olmalıdır. Bu kurallara
uymayan kim olursa olsun hiçbir ayrıcalık gözetmeksizin cezalandırılmalıdır.

Tam tersine o kişi çalışmalarından dolayı kuruma faydalı olduysa motivasyonunu artırmak için ödüllendirilmeli ve takdir edilmelidir.

Genç aile bireylerine çocukluklarından itibaren büyükleri tarafından kaldırabilecekleri düzeyde kurum ile ilgili bilgiler verilerek birliğe dahil edilmelidir.

Geçmişte yaşanmış olan olumlu veya olumsuz vakalar, deneyimler paylaşılmalı, gerekli tavsiyelerde bulunulmalıdır.

Alt kuşakların tatillerinde belirli bir süre aile işletmesinin değişik bölümlerinde staj yapmaları teşvik edilmelidir.

Kurumsallaşma kavramı aile şirketleri tarafından doğru algılanmalı ve uygulanmalıdır. Aile şirketindeki yönetimin profesyonel kişilere bırakılması konusuna dikkat edilmelidir.

Öncelikle planlama ve denetimin periyodik olarak yönetim kurulu üyeleri tarafından yapılması, ‘işletme uzman kişiler tarafından yönetiliyor’ diye kontrol mekanizması yani dizginler elden bırakılmamalıdır.

Ayrıca, görev tanımları ve iş akışı bilgilerinin sürekli güncel tutulması gerekmektedir. Yetki ve sorumluluklar tüm paydaşlar tarafından açık bir şekil de bilinmelidir.

Aileye evlilik yoluyla giren bireylerin aile şirketinin işlerine karışmak istemeleri sıkça rastlanan ve çözümü zor bir problemdir.


“Intelligence is the ability to adapt to change” (“akıllı olmak değişime ayak uydurma kabiliyetidir”)

Aile işletmeleri, şirketlerinin anayasasını kurmak suretiyle aileye yeni katılan fertleri kırmadan şirket kurallarını paylaşmalı, herkes yetki ve sorumluluklarını bilmelidir.

Zaman zaman ortaya çıkabilecek benzer problemler oluştuğunda saygın tecrübe sahibi aile konseyi tarafından uyarılmalı, problem daha çok büyümeden çözümlenmelidir. Aksi halde istenilmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir.

Aile şirketi ortakları arasında menfaat çakışmaları şirketin parçalanmasına veya en kötüsü çöküşüne bile neden olabilir.

Genç kuşağın aile şirketinde çalışmak istememesi problem gibi gözükse de aslında önemli bir sorun değildir. Kurucudan sonraki kuşaklar aile şirketinde çalışmak istemiyorsa, örneğin, avukat, doktor, öğretmen, ressam veya opera sanatçısı olmak istiyorsa anlayış gösterilmelidir.

Meslek tercihlerini deneyimlemelerine imkân sağlanmalıdır. Şirket ortağı olabilme şansları olduğu sürece aile konseyi
toplantılarına katılabilir pasif de olsa işle ilgili geliştirici fikirlerini sunabilirler. Çoklu şans verilmesi yeteneğin ortaya çıkmasına neden olur.

Emek yoksa yetenek hiçbir şeydir. Her zaman severek yapılan iş başarı getirir. Zorlama iş gücü olduğunda ancak şirket şans ile büyür.

Ev ortamında sağlık, huzur ve mutluluk şirketi de dolayısıyla ekonomiyi de geliştirir. Özetle, aile işletmelerinin ülke ekonomisine ve küresel ekonomiye katkıları çok büyüktür.

Bu bağlamda, aile şirketlerinin daha uzun yaşamaları için, 3. cü kuşaklardan sonra da koşabilmeleri için tüm aile şirketi üyelerinin yaşam boyu öğrenmeye, çağdaş değişime açık olmaları gerekmektedir.

Stephen Hawking’in şu söylemi ile yazımı bitirmek istiyorum; “Intelligence is the ability to adapt to change” (“akıllı olmak değişime ayak uydurma kabiliyetidir”)



Kaynaklar

  1. İstanbul Ticaret Odası. Yayın No:2001-19. “Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma ve KOBİ’lerin Yönetim Sorunları”.
  2. Baker, K. G., & Wiseman, K. K. (1998). Leadership, legacy, and emotional process in family business. Retrieved June 18, 2006
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.