DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Besinlerin en tehlikelisi: Şeker | Şekerin verdiği inanılmaz zararlar nelerdir?

Besinlerin en tehlikelisi: Şeker | Şekerin verdiği inanılmaz zararlar nelerdir?

Son zamanlarda doktorluktan men edilme cezaları ile karşı karıya kalan, bilmediğimiz ve basından saklanan bilimsel çalışmaları halka duyurmaya çalışan  Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, Şekerin ne kadar zararlı olduğunu, ABD’de yayınlanan bilimsel makaleleri, Türkçe olarak bizlere anlatmaya çalışıyor. Fakat Küresel anlamda en çok para kazandıran Şeker sektörünün pekte işine gelmiyor. Peki ne yapıyorlar? yapay şekerler ve doğal aromalarla hala bizi kandırıyorlar. Yazımızda siz değerli okuyucularımızı bilinçlendirmek adına Besinlerin en tehlikelisi Şeker hakkında bilgiler bulacaksınız.


Besinlerin en tehlikelisi: Şeker | Tatlı Zehir!

Şeker en tatlı zehir!

Besin endüstrisinin yaptığı hiçbir çalışmanın güvenilir olmadığını, insanların sağlığı ile oynalığını iddia eden Kalp ve Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay özellikle çocukları şekerden uzak tutmak gerektiğini söylüyor. Çocuklar ve Bebekler, şekerin vereceği zararlar için,  en tehlikeli grupta bulunuyorlar.

Amerikan Harward Üniversite’sinin 1960’larda yaptığı araştırmada obezite ve kalp hastalıklarının sebebinin “doymuş yağlar” olduğunun araştırması, yıllar sonra yalan olduğu ortaya çıktı. Ortaya çıkan asıl rapora göre şeker’in zararları o yıllarda yazılmış. Fakat o raporu sunan o yıllardaki profesörlere rüşvet karşılığında gerçekler yıllar boyunca saklanmış. ABD’de gıda endüstrisinin bu hilesi yıllar sonra ortaya çıktı.

Bilimsel araştırmalar 1980’lerden sonra bağımsız yapılmaya çalışılsa da doğru söyleyenler hep bastırıldı. Örnek olarak Harward Üniversitesinde kardiyolog olan George Ban’ın yaptığı araştırma sonrası, bulduğu sonuçtan dolayı kovuldu. Araştırması Afrika’da Masai Kabilesi bireylerinin kırmızı et ve yağ tükettiğini buna rağmen  kabilede kalp rahatsızlığı hiç yoktu.

Karatay’a göre aslında Kalp Hastalıklarının küçükken daha fazla vücuda adapte olduğunu ve büyüdükçe etkinliğini arttırmakta. Bebeklerin ve Çocukların bu gruba girdiğini , yapılan araştırmaların ileride çocukların kalp hastası olduğunu söylüyor. Aynı zamanda Şeker çocuklarda hiperaktiviteyi, gerginliği, konsantrasyon problemlerini ve huysuzluğu artırır. Yıllardır şekerin zararını anlattığını söyleyen Karatay, şimdi ise haklılığını artık dünyaca kabul edildiğinden de mutlu.

Özellikle 1960’lardan sonra şeker piyasası bozulmaya başladı. GDO hayatımıza girdi ve çok fazla talep olan şekerin daha fazla hasat vermesi ile değişen genetiği sağlığı bozmaya başladı. Şeker pancarı yetmedi, mısırdaki şekeri kullanarak mısır şurubu neredeyse tüm üreticilerin maliyeti düşürmesine ve daha çok kar etmelerini sağladı.

Artık Mısır şurubu, bal, akçaağaç şurubu gibi şeker elde edebilecek tüm kaynaklar özellikle işlenmişse Vücut bunu kaldıramaz. Öldüren gıdalar grubuna giren Kalitesiz şekerler, Vücuttaki temel organlar başında Karaciğere, ciddi zarar verebilir.

Sinsi katil ve Besinlerin en tehlikelisi Şeker, vücuttaki kanserli hücreleri beslediği araştırmalarca kanıtlandı.

“Unutmadan söyleyelim, Küp şekeri birleştirmek içinde özel kimyasallar kullanılmaktadır.”

Besinlerin en tehlikelisi Şeker

Besinlerin en tehlikelisi Şeker, en zararlı listenin başında


Araştırmalar sonucu GDO’lu şekerin zararları ( işlenmiş şekerin zararları)

Artık Şeker’in yağlardan hatta sigaradan zararlı olduğunu desek yanlış olmaz herhalde.

  1. Şeker Kalbe Zarar Verir: Kalbin pompa mekanizmasını etkileyebilen şeker, kötü kolestrolün ve trigliseridleri arttırır.
  2. Göbek Çevresi fazlalığı : Araştırmalara göre Şeker hastalığı ve kalp krizi riski taşıyan grubun çoğunluğu bel ve göbek etrafı şişik olanlar. Şeker Göbek ve Bel Çevresi Yağlarını Artırır
  3. Obezite’nin baş mimaridir : Obezite bir hastalık ve diğer hastalıkların çığırtkanıdır.Bunun sebebi olan Şeker ise gizli bir düşmandır.Şekerin düşmanlığı ise şöyledir: Doygunluk hissini bildiren Leptin hormonunun beyin tarafından alınmasını engeller.Beyin sinyali alır ama şeker onu kandırır.
  4. Vücut koruma sistemini zayıflatır : Bağışıklık sistemi, bir canlıdaki hastalıklara karşı koruma yapar.Patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok edip fonksiyonlarını bozar.Araştırmaya göre , kanserli hücreleri içerden besleyerek,  bu sistemi yıkan bir gizli düşmandır.
  5. Karaciğer Hasarı: Karaciğere zarar veren yiyecekler, grubuna giren Şeker, Vücutta kendini yenileyebilen tek organ diyebileceğimiz Karaciğeri bile çileden çıkartmakta, alkolden bile fazla zarar verebilir.
  6. Şeker Kronik Hastalıkların yapı taşıdır : Fazla alınan şeker İnsülin değerlerini bozar.Pankreas bu hormonun üretimi yaparak kan şekerini düzenler. Fazla şeker pankreasın düzenini bozar.Yapılan araştırmalarda kanserin altında insülin yüksekliği gözükmektedir.
  7. Göz Rahatsızlıklarını tetikler : Fazla şeker köpeklerde körlük yapar diyerek hep bizim bilinç altımızda sadece fazla şekerin hayvanlarda olduğu kanısındaydık.Ama araştırmalar sonucu , göz hastalıklarının bir çoğunun nedeni yüksek şeker.Özellikle kataraktın baş mimaridir.

Neden Şekerin tadı doyurucu etki yapıyor?

Uzun bir süredir aşırı şeker tüketiminin şişmanlığa, diyabet ve kalp-dolaşım hastalıklarına yol açtığı bilinmesine rağmen, tatlılardan vazgeçemiyoruz. Peki neden şeker tadının doyurucu etki yapıp yapmadığını öğrenmek isteyen Viyana Üniversitesi’nden Kerstin Schweiger ve ekibi, yaşları 18-45 arasında değişen 27  erkekle bir deney gerçekleştirdi.

Katılımcılara yüzde onluk glikozlu veya sakkarozlu şeker çözeltisi ve- yahut da bu iki şeker çözeltisi içine bir miktar laktitol katılarak verildi. Bu madde tatlı tat reseptörünün bir alt birimini birleştirerek, tatlı tadı alma hissini azaltıyor. Farklı şeker türlerine rağmen tüm laktitollü veya laktitolsüz olsun hepsi aynı enerji miktarına sahipti.

Katılımcılardan şeker çözeltilerini içtikten hemen sonra ve iki saat geçtikten sonra kan örnekleri alındı ve beden sıcaklıkları ölçüldü. İki saatlik bekleme süresinden sonra katılımcıların istedikleri gibi kahvaltı etmelerine izin verildi. Laktitol içerikli sakkaroz çözeltisini içen katılımcılar (yani şekerin tadını daha az alanlar) kahvaltıda, laktitolsuz sakkaroz çözeltisini içenlere kıyasla yüzde 13 oranında daha fazla yediler.

Bu fazlalık yaklaşık olarak 100 kaloriye denk geliyor. Ayrıca laktitol grubundaki erkeklerin beden sıcaklığı yüzde yirmi daha düşük çıktı ve iştahı kesen serotonin hormonunun yoğunluğu da azaldı. Şeker tüketiminin tipik etkileri, aynı miktarda sakkaroz alan ama daha az şeker tadı alanlarda daha zayıf kaldı. Oysa laktitollü veya laktitolsuz glikoz çözeltisini içenlerde bu fark ortaya çıkmadı. Sonuçlar sakkarozun enerji içeriğinden bağımsız olarak, tatlı tat reseptörleri üzerinden doyma hissini ve enerji alımını ayarladığını gösteriyor.

Araş- tırmacılara göre sakkaroz, tatlı tat reseptörlerinin belli başlı alt birimlerini etkinleştirerek doyma hissini uyandırıyor. Laktitol etkisinin glikozda niçin ortaya çıkmadığını bilemeyen araştırmacılar, bunun glikoz ve sakkarozun tatlı tat reseptörlerini farklı şekillerde etkilemelerine bağlıyorlar. Ayrıca tatlı tat reseptöründen bağımsız olan mekanizmaların bir rol oynadığı da tahmin ediliyor. Araştırmacılar bundan sonra şeker tüketimi, tat reseptörleri ve doyma hissinin ayarlanması arasındaki karmaşık bağlantıları moleküler düzlemde açıklamaya çalışacaklar.



Ayrıca bakınız

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.