DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Abdulvahap Kocaman Kimdir? Hayatı ve Biyografisi

A+
A-
Abdulvahap Kocaman Kimdir? Hayatı ve Biyografisi

Abdulvahap Kocaman Kimdir? Hayatı ve Biyografisi

Abdulvahap Kocaman, Adana aşıklık geleneğinde birçok aşığın ustası ve halk ozanıdır. 1934 yılında Adana doğumlu, 2005 yılında doğduğu köyde vefat etmiştir.

Abdulvahap Kocaman, 14 Ağustos 2005 tarihinde doğduğu köyde sevenlerinin ve âşık edebiyatının bağrında kocaman bir yara açarak Hakk’a yürür. Merhuma Allah’tan rahmet, sevenlerine ve bütün âşıklarımıza başsağlığı diliyorum. Mekânın cennet olsun Kocaman.

Abdulvahap Kocaman’ın Hayatı | Biyografisi

Mehmet Bey ve Rukiye Kocamanoğlu’nun 1934 yılında Osmaniye’nin Kadirli ilçesinin Koçlu(Avluk) köyünde dünyaya geldi. Fakir bir ailenin çocuğu olan Kocaman, ilkokul eğitimi almadan önde Din eğitimi almıştır. 10 yaşından sonra, komşu köydeki ilkokula giderek eğitim alır. 1947 yılında mezun olmuştur. Fakat maddi imkanlar ortaokula gitmesine izin vermez.

2 sene geçtikten sonra, 1949 yılının Ekim ayında Menekşeler ailesinden Mehmet Bey ve Hüri Hanımın kızı Cennet Hanımla evlenir. Mutlu bir aile hayatı olan Kocaman, 8 erkek (Mehmet Ali, Mustafa, Muharrem, Muammer, Abdulkadir, Selman, Mehmet Akif, Şeyh Şamil) üç de kız (Müzeyyen, Sare, Zekiye) olmak üzere 11 çocuk babası olmuştur.

1950’li yıllardan sonra Destan okumakla meşhur olan Kocaman, halk dili ile kendi tarzında şiirleri yazmaya başlar. İsmi o zamanlar  “Destancı Vahap”olarak tanınmaya başlar. Sonrasında vatani görevini yapmaya gider. Asker dönüşü halk ozanlığı ve şiirleri  ün yapmaya yavaş yavaş başlar.

1966 yılında ilk defa Türkiye Aşıklar Bayramı’na . Türkiye Aşıklar Bayramı’nda destanları, hamasi söyleyişi, iri gövdesine yakışan Türkmen kıyafetini giyinip gider ve o günden sonra vazgeçilmez ozan grubunda dahil olmuştur.

Abdulvahap Kocaman’ın Şiirlerindeki Özellikler

En az yedi dörtlükten meydana gelir ve genellikle sekizli(4+4) ve on birli(6+5) hece ölçülerini kullanmıştır. y

Halk dilini kullanan, Sade ve anlaşılır bir şiir tarzı olan Kocaman’ın şiirlerinde geniş coğrafyalara rastlamak mümkündür. Diğer aşıklara göre saz çalmaz ve atışmalarda hiç bulunmamıştır. Şiirlerinde kullandığı isimler ise;  Abdulvahap Kocaman, Vahap ve Abdulvahap’tır.

Dini, milli duygular, sosyal olaylar, sevgi, doğa konuları, şiirlerinde konu etmiştir. Şiir yazarken de okuması ile sunumu gayet güçlüdür. Güçlü Taşlamalarıyla da ün yapmış bir ozandır.

Abdulvahap Kocaman, Süleyman Demirel’den ödül alıyor

O, tarihine, ecdadına, dinine bağlı, vatanperver bir kişiliğe sahip ülkemizin sayılı destancılarından biridir.

Kazandığı Resmî ve resmî olmayan ödül ve hediyeleri çoktur. Tarihine, atasına, dinine bağlı güçlü ve oturaklı bir ozandır. Onun şiir kabiliyetini ve söylem güçlülüğünü aşağıdaki dörtlükte de görülmektedir.

Arkadaşlar beni tanıdınız mı,
Avluk Dağları’nın delisiyim ben,
Âşık Veysel bile kaçtı ünümden,
Bütün âşıkların ulusuyum ben.

Abdulvahap Kocaman Şiirleri

Boştan İbaret

Boşa mağrurlanma sen insanoğlu,
Cismin iki damla yaştan ibaret,
Dünyaya aldanıp şaşırma yolu,
Bu dünyanın sonu boştan ibaret.

En sonu figandır ne kadar gülsen,
Menzile varırsın haddini bilsen,
Zaloğlu Rüstem’in denginde olsan,
Uçup giden bir gün kuştan ibaret.

İster çuha giysen ister ki şalı,
İster kaymak yesen ister ki balı,
Hep senin olsa dünyanın malı,
Gelip geçicidir düşten ibaret.

İster ömür sürsen yıllarca sene,
Akıbet aslına dönersin yine,
Zevki ızdırabı değmez bir güne,
Dört yanına bir bakıştan ibaret.

Düşün bu dünyaya ne için geldin,
Nerede eğlendin nerede kaldın,
Ne zaman yaşadın ne zaman öldün,
Çünkü hayat bir savaştan ibaret.

Abdulvahap ister ulu han olsan,
İster yaşlı ister bir civan olsan,
Dünyaya hükmeden kahraman olsan,
Akıbetin iki taştan ibaret.

65 Yaş Destanı ( 65 yaş şiiri)

Altmış beş yaşıma geldim yaklaştım,
Hiçbir iş yapmadım kusurdan başka,
Kırk beş sene diyar diyar dolaştım,
Kârım yok elimde nasırdan başka.

Artık evlenmeye bir niyetim yok,
Çünkü kılıbıkım hürriyetim yok,
On beş avrat aldım zürriyetim yok,
Hiç gebe gelmedi kısırdan başak.

Kırk yaşından sonra azdıkça azdım,
Seven dostlarıma hep kuyu kazdım,
Bir de şair gibi şiirler yazdım,
Şiire benzemez nesirden başka.

Evime it girse gezer yorulur,
Yiyecek bulamaz kalbi kırılır,
Damdan fare düşse başı yarılır,
Çulum çaputum yok hasırdan başka.

Kime dayı desem bir çelme takdı,
Kardeşim cebime gözünü dikdi,
Babama güvendim anamı s…,
Evlât olamadım esirden başka.

Ben kendimi dayı ilan eyledim,
Bana yan bakacak var mıdır dedim,
Nerde kavga yaptım hep dayak yedim,
Her şeye benzerim cesurdan başka.

Amansız hastalık bindi enseme,
Allah böyle dert vermesin insana,
Doktor bana perhiz verdi bu sene,
Bir şey yeme dedi mısırdan başka.

Yok aklımın yarısını yitirdim,
İstirahat fakültesini bitirdim,
Servetimi hesap ettim oturdum,
Bir bok da çıkmadı sıfırdan başka.

Ayna ile her yanıma baktırdım,
Doktorlara suni yürek taktırdım,
Rontgene uğrayıp filim çektirdim,
Çok şükür derdim yok kusurdan başka.

Âşık Kocaman’ım yerim yatarım,
Beni sevmeyene kazık atarım,
Kırk beş yıldan beri güreş tutarım,
Erkek yıkamadım avrattan başka.

Sevda Türküsü

Elâ gözlüm genç yaşımda,
Sen düşürdün dile beni,
Akıl koymadın başımda,
Verdin coşkun sele beni.

Âşık ölmezse aşk ölmez,
Halimi kimseler bilmez,
El eylerim nazlım gelmez,
Arayarak bula beni.

Ne anam var ne pederim,
Ben derdimi kime derim,
Başımı alır giderim,
Salam gurbet ele beni.

Aşka düşenler yorulmaz,
Âşıka Bağdat sorulmaz,
Sevdiğim anan darılmaz,
Götür eve bile beni.

Ne kardeş var ne bacı var,
Ciğerimde bir sancı var,
Koynunda can ilacı var,
Ondan koklat kele beni.

Aşkın bahçesinde gülüm,
Sensin menekşem sümbülüm,
Senin gülüne bülbülüm,
Kondur nazlım güle beni.

Gelip geçtin baka baka,
Yarı essah yarı şaka,
Bu aşk beni yaka yaka,
Döndürecek küle beni.

Sevginin sınırı var mı,
Hep sevenler bahtiyar mı,
Kız kapında köle var mı,
Kabul etsen köle beni.

Yazmasının ucu oya,
Kurban olam usul boya,
Bir gececik doya doya,
Beşiklere bele beni.

Genç iken ağardı başım,
Sevgidir ekmeğim aşım,
Sevgilim daha genç yaşım,
Harab etti çile beni.

Kocaman’ım ahu zarım,
Zarardayım yoktur kârım,
İmansız Allahsız yârim,
Defterinden sile beni.

Cumhuriyet Destanı

Aziz dostlar, bayramınız kutl’olsun;
Ne güzel, ne mutlu bayramımız var.
Kalplere neşeler, sevinçler dolsun,
Bugün ne keder var, ne gamımız var,

Bu bayram Ata’dan bize yadigâr,
Türkler bunu kutlar hep diyar diyar,
Bugün neşelidir genç ve ihtiyar,
Mevlâmıza bol bol şükranımız var.

Ruhunu analım aziz Ata’nın,
O kahraman Türk kalbinde yatanın,
Bize emaneti güzel vatanın,
Sınır bekçileri arslanımız var.

Bugün tazelendi yeni bir hayat,
Ey Türk oğlu, çalış, yüksel sen kat kat,
Bayrak gölgesinde pervasızca yat,
Bu toprakta nice kurbanımız var.

Türk ölse de asla Türklük ölemez,
Arslan yatağına çakal gelemez,
Türk milleti bütündür bölünmez
Ata’mızdan elde fermanımız var.

Kırk dördüncü yılı Cumhuriyetin;
Bize bahşedilen o hürriyetin,
Bugün bayramıdır asil milletin,
Dünyada binlerce hayranımız var.

Sanki ölmüş iken geri var olduk,
Vatan bize biz vatana yar olduk,
Bugün neşelendik, bahtiyar olduk,
Ay-yıldızlı ala seyranımız var.

Kendimiz kazanır, kendimiz yeriz,
Kumaşlar dokuruz, bezler giyeriz,
Elin yağı, balı nemize deriz,
Millî aşımızla ayranımız var.

Esirlik yakışmaz Türk’ün şanına,
Bize ölmek şeref vatan namına,
Döğüşmek isteyen er meydanına,
Buyursunlar, işte meydanımız var.

Bekçisi var subayından erinden,
Türk coşarsa dünya oynar yerinden,
Cephelerde düşman kellelerinden,
Her düzlükte birer harmanımız var.

Ey Türk oğlu, vatan sana emanet,
Aramızda yaşamasın hiyanet,
Vur emri aldık mı kopar kıyamet,
Elde kılıç, kolda dermanımız var.

ABDÜLVAHAP, de ki Türk’e maşallah!
Bizim yardımcımız Hazreti Allah,
Dünyada kimseye etmek eyvallah,
Damarlarda asil kanlarımız var.

Kaynaklar ve Dış Bağlantılar

  • Aşıkların Diliyle Cumhuriyet | TDK Ankara 1998 | (Prof. Dr. Saim Sakaoğlu- Yard. Doç. Dr. Zekeriya Karadavut),
  • İki Taştan İbaret (Kadirlili Abdülvahap Kocaman; Hayatı-Sanatı-Şiirleri) | Adana Valiliği Yayınları 1999 | Halil Atılgan,
  • Türk Saz Şiiri Antolojisi | Ankara 2006 | Akçağ Yayınları | ( Prof. Dr. Ali Berat Alptekin – Prof. Dr. Saim Sakaoğlu).
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.